• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

İnsan En Fazla Ne Kadar Acıya Dayanabilir?

Üyelik Tarihi
28 Şub 2020
Konular
2,107
Mesajlar
26,098
MFC Puanı
301,150
Bazen canımız öylesine yanar ki daha kötü bir acının olamayacağını düşünürüz. Eğer benim gibi korkutularak teselli etme geleneğinin hâkim olduğu bir coğrafyada yetiştiyseniz aklınıza gelecek ikinci şey “Beterin Beteri Var!” düşüncesi olur. Peki acaba hiç merak ettiniz mi, acının en beter hali nedir ve bunun ölçülmesi mümkün müdür?
insan_en_fazla_ne_kadar_aciya_02-min.jpg

Kuşkusuz insanın dayanabileceği yani ölmeden ya da bayılmadan hissedebileceği acının bir sınırı vardır. Bazı insanlar acıya daha dayanıklı görünürler. Acaba bu insanlar fizyolojik nedenlerle daha az mı acı hisseder yoksa dayanıklı görünüm tavırdan mı kaynaklanır? Bu sorular, ilginizi çekiyorsa okumaya devam edebilirsiniz.
Ağrı ve Ağrı Eşiği Nedir?
Sinir sistemi; beyin, omurilik ve sinirlerden oluşur. Duyusal organlarımız ve sinirlerimiz vücudumuzdan aldığı bilgileri omuriliğimiz üzerinden beynimize aktarır. Beynimiz de aldığı bu bilgiyi yorumlar. Ancak tüm veriler beynimize gönderilseydi, beynimiz bu kadar çok veriyi işleyemezdi. Üstelik bu boşuna enerji harcamak olurdu. İşte bu nedenle vücudumuzda bir eşik sistemi gelişmiştir. Beynimiz eşik altındaki verileri işlemez. Hatta eşiği geçen bir verinin sürekli tekrarlanması durumunda da beynimiz bu veriyi her defasında işlemez. Bunu bir örnekle açıklayalım: Bir gömlek giydiğinizi düşünün. Gömleği giydiğiniz sırasında gömleğin teninize temasını hissedersiniz fakat temas gün boyunca sürdüğü halde günün geri kalanında vücudunuzda temasa dair bir his oluşmaz. Çünkü temasa dair bilgiler tekrarlanan bilgiler olduğundan eşiğin altında kalır. Diyelim ki bir rüzgâr esti ve gömleğin kumaşını dalgalandırdı. Bu durumda gömleğin temasını hissedersiniz öyle değil mi? Bunun nedeni sabit veriye, rüzgârın verisinin eklenmiş olmasıdır. Kıyafetlerin verisi tek başına eşiğin altındayken rüzgârın verisi de eklenince eşik aşılmış olur. Bu noktada sinir sisteminin çalışma mekanizması ile ilgili ilginç bir gerçek daha ortaya çıkar. Sinir sistemimiz “ya hep ya hiç” yaklaşımı ile çalışır. Şöyle ki veri eşik değerinin altında kaldığında hiçbir şey hissetmeyiz ama eşik değeri aşılır aşılmaz, sadece eşik üzerinde kalan kısmı değil, tüm veriyi algılarız.
Sinir sistemimiz ağrılara dair verileri de diğer tüm veriler gibi işler. Beynimizin “ağrı” yorumunda bulunabilmesi için ağrı verilerinin eşiği geçip beyne ulaşması gerekir. Aslında eşiğin altında kalan ağrı verileri, beyne ulaşıp ağrı olarak yorumlanana kadar ağrı değildir. Uyaran, bir rahatsızlık hissine yol açtığında buna ağrı, uyaranın rahatsızlık hissine dönüşme sınırına da ağrı eşiği denir.
Bileğinize bir kelepçenin takıldığını düşünün, ilk veri, kelepçenin bileğinize takıldığıdır. Sonra kelepçe yavaş yavaş sıkıştırılmaya başladığında, kelepçenin varlığını daha güçlü bir şekilde hissedersiniz. Kelepçe daha da sıkıştırılıp bileklerinize baskı uygulamaya başladığında artık bir rahatsızlık hissi ortaya çıkar, yani ağrı eşiği geçilmiş olur.
 
Üst