RedCat
MFC Üyesi
- Üyelik Tarihi
- 6 Kas 2015
- Konular
- 95
- Mesajlar
- 130
- MFC Puanı
- 80
İskitler, M.Ö.VII yüzyılda Avrupa ile Asya'nın batı kesiminde, Tuna ile Volga ırmakları arasındaki bölgede yaşamış bir Orta Asya kavmidir.
İranlılarla beraber Türklerin de Sakalar diye andığı bu kavimin ilk yurtlarının trabzon olduğu ve kilat köyünde yaşadıkları bilinmektedir. Sakaların ilk boyları M.Ö. 8. yüzyılda bu bölgeden batıya göç etmişlerdir.
İskitler hakkındaki bilgilerin çoğunluğu Yunan kaynaklarından gelmektedir. O kaynaklarda ise İskitlerin İranlı olduklarına dair herhangi bir bilgi yoktur. Herodot tarihi ise İskitlerin Asya'dan geldiklerini ve Massagetlerin baskısı ile Batı'ya göç etmeye zorlandıklarını belirtmektedir. Ayrıca İran İmparatoru Darius'un İskit ülkesini ele geçirmek için açtığı savaşı anlatırken, Herodot, İskitlerin kesinlikle İranlılara benzemediğini açıklamaktadır.
İskitler, Tarihi kayıtlara göre;
atlı-göçebe Saka Türkleri, ilk önce M.Ö. 680 yıllarında Kafkas geçitlerinden aşıp Kür Irmağı boylarına yayıldılar. Arkasından gelen yeni ve daha güçlü Saka göç kolları Aras boylarını da ele geçirip Urmiye gölüne varınca Azerbaycana yerleştiler. Az sonra da bütün Anadolu, Suriye ve Filistine yayılarak, İranı da kendilerine bağladılar. Doğuda Çinden batıda Tuna boylarıyla Karpatlara , kuzeyde Sibirden, güneyde Mısır kapısı Sinaya değin Asya ve Avrupa topraklarına hakim olarak; dünyanın bilinen en ulu ilk geniş imparatorluğunu kurdular.
İskit Adı
İskit adı Önasyada ilk kez Urartu kralı Argişti Iin yıllıklarında İşkigulu Ülkesi coğrafi terimiyle karşımıza çıkmaktadır. İşkigulu Ülkesi terimi büyük olasılıkla İskitlerin görülmeye başladığı Mannai topraklarını işaret etmektedir. Mannai toprakları Assur ile Urartu arasında politik bir sorun olmuş ve zaman zaman bu iki büyük devletten birine bağlanmıştır. Assur kralı Asarhaddonun yıllıklarına göre, Asarhaddon İskit kralı İşpakaiyi M.Ö. 679 yılında Kuzeybatı İranda mağlup etmiştir. Bu belgelerde ise, İskitler Assur yazılı kaynaklarında ilk kez belirmektedir. Bazı yazılı belgeler ise, Urartu ile İskitler arasında diplomatik gelişmeler olduğuna işaret etmektedir. Bu belgelerde, Urartu kralı Rusa II ile İşkigulu kralı Sagastara arasında bir antlaşma yapılmış ve İskitlerin Urartu topraklarını sorunsuz geçerek Mannaiye yerleşmelerine izin verilmiştir. Anlaşıldığına göre, Urartu kralı Rusa II İskitlerle anlaşarak hem ülkesini istiladan kurtarmış, hem de kurduğu Mannai-İskit ittifakı ile Mannai toplumunu Assur egemenliğinden kurtarmayı amaçlamıştır. İskitlerin gelecekte Urartu Krallığı için önemli bir tehlike olabileceğini düşünen Rusa II söz konusu bu politik girişimlere ek olarak, özellikle İskitlerin yoğunlaştığı bölge olan Kuzeybatı İran'da savunmaya yönelik inşa faaliyetlerine girişmiştir.
Örneğin, Bastam/Rusa-i URU.TUR İskitlere karşı savunma amacıyla kurmuş kale tipi bir yerleşmedir. Urmiya Gölü civarında M.Ö. 7. yüzyılda inşa edilmiş olan Kale Siyah, Kız Kalesi, Danalu, Kaleoğlu ve Sangar gibi çok sayıda kale de bu inşa faaliyetinin bir devamı olarak değerlendirilmektedir. Kuzeybatı, Batı ve Kuzey İranda bulunan Demir Çağı yerleşmelerinde ele geçmiş olan İskit tipi okuçları, İskitlerin söz konusu bu bölgelerde ne kadar etkili olduklarını açıkça ortaya koyan arkeolojik buluntulardır.
Sakalara Asurlular Aşkuzai/Askuzai ve İşkuza, bazen de Asagarta/Sakarta/Zakarti/Zakruti/Zikirtu; Yahudilerin Tevratında Aşkenaz; Eski Yunanlılar Scythe (İskit), hükümdarlar boyuna Sokolot ve sonraları Sak/Saka ; İranlılar Saka; Hintliler Sakya ve Çinliler de hükümdarlar sülalesine göre- Su ve Se diyorlardı. Kaşgarlı Mahmudun Divan-ı Lügatit Türkünde anıldığı gibi, Tanrı Dağları bölgesindeki Şu/Su sülalesi, M.Ö. 800'lü yıllardan beri Sakaların hükümdarlar sülalesi idi.
İskit Tarihi
İskitler ve Kimmerler Döneminde Önasya
Yazılı kaynaklarda verilen bilgilere göre İskitlerin Karadenizin kuzeyindeki stepleri istila etmelerinin ilk evresi, onların Aşağı Don Havzası ve Pre-Kafkasya bölgelerinde görünmesiyle bağlantılıdır. Kimmerleri yaşadıkları topraklardan çıkaran İskitler, bu hareketle Karadenizin kuzeyindeki steplerde büyük bir yıkım ve değişime neden olmuşlardır. Bunun sonucunda M.Ö 800'lü yıllarda Karadenizin kuzeyindeki steplerde çok sayıda yerleşme tahrip edilmiş, bununla doğru orantılı da olarak yerleşik hayat özellikleri ortadan kalkmaya başlamıştır. Büyük bir tahribatla yansıyan bu durum olasılıkla Kimmer-İskit çekişmesinin bir sonucu olarak belirmektedir. Bu durumun genel sonucunda söz konusu bölgede hem karma ekonomiden hayvancılığa geçiş olmuş hem de Kimmerlerin Önasyaya zorunlu göçleri gerçekleşmiştir.
İskitler ile Urartu ve Asur İlişkileri
İskitler, Herodotosun bildirdiğine göre, Kafkasları doğudan dolaşarak, Hazar Denizi kıyısını izlemişler, Derbent geçidini kullanarak, Kimmerlerin ardından Önasyaya girmişlerdir. Bunlara ek olarak bir grup İskitlinin Transkafkasya Dağlarını geçerek Önasyaya giriş yaptığı düşünülmektedir. Bu durum İskitlerin tek bir liderin yönetiminde, belli bir amaca yönelik düzenli askeri ordular şeklinde değil, klanlar ve boylar halinde, birbirlerinin ardısıra Önasyaya girmiş olduklarını göstermektedir. Bu göçler sırasında İskitler güzergahları üzerinde bulunan ve Kuzeybatı İrandaki Urmiya Gölü civarına lokalize edilen Mannaiye gelmişlerdir. Bu olay Herodotosun eserinde İskitlerin Medyaya girmiş oldukları şeklinde belirmektedir.
İskitler'in Mannailer ile İlişkileri
Urartulardan başka Önasyadaki diğer uluslarda İskitlerle ilişkilerini iyi tutmak istemişlerdir. Örneğin Mannai yöneticileri Assur İmparatorluğuna karşı verdikleri savaşta İskitleri yanlarına çekmek istemişlerdir. Ancak Mannai-İskit ittifakına karşın Mannainin büyük bölümü M.Ö. 673 yılında yeniden Assur İmparatorluğunun eline geçmiştir. Çünkü bereketli ovaları ve at kaynakları ile Mannai, Assur İmparatorluğu için son derece önemliydi.
Bazı araştırmacılar İskitlerin Mannainin sınırları içinde olan Urmiya Gölünün kuzey veya kuzeybatısında, bazı araştırmacılar ise güney ve güneydoğusunda yerleştiklerini ileri sürmektedirler. Bu dönem için Mannaideki Sakız yöresinin İskitlerin siyasi yönetim merkezi olabileceği düşünülmektedir. Urmiya Gölünün güneyindeki Sakız kasabasının 49 km doğusunda yer alan Ziwiyede gerçekleştirilen arkeolojik kazılar burasının büyük olasılıkla İskit kralının oturduğu ve çok güçlü bir şekilde tahkim edilmiş bir kale olduğuna işaret etmiştir. Sakız kasabasının yakınlarında ortaya çıkarılan bir İskit kralına ait mezarda ele geçmiş olan ve İÖ 6. yüzyıla tarihlendirilen zengin metal buluntular ile İskit tipi okuçları, İskitlerin Ziwiye yöresindeki varlıklarını güçlü bir şekilde desteklemektedir.
İskitlerin Assur topraklarına yaptıkları ve kayıtlara geçmiş ilk akın olasılıkla M.Ö. 676 ya da M.Ö. 675 yılının Mayıs-Haziran aylarında Kral Işpakai liderliğinde meydana gelmiştir. Assur kralı Asarhaddonun yazıtına göre Van Gölünün güneyinde yer alan Hubuskia üzerinden gerçekleşen bu akın sırasında İskit ve Mannai kuvvetleri Asarhaddon tarafından mağlup edilmişlerdir. Bu savaş sonucunda İskit Ülkesinin kralı olarak Bartatuanın adının geçmesi İşpakainin öldürüldüğünü düşündürmektedir. Gelişmelerden anlaşıldığına göre Bartatua Assur kralı Asarhaddonun kızı Serna-etert ile evlenmek isteyecek kadar güçlü bir liderdi. Asarhaddon bu evliliği onaylamakla birlikte, Bartatuaya güvenmediği için bu evliliğin Assur İmparatorluğu için yararlı olup olmayacağı konusunda şüpheler duymuştur. Bir fal metninde Kral Asarhaddonun Tanrı Samasa yönelttiği kehanet sorularında bu durum açıkça belli olmaktadır. Kral Asarhaddon bu politik evlilikle kurulan ilişkiler sayesinde Urartu, Mannai, Kimmer ve Medlere karşı kuvvetli bir müttefik kazanmıştır. İskitler ve Assur arasında kurulan kan bağı temelindeki bu ittifak Assurbanipal döneminde (İÖ 668-627) de sürmüştür. Bu bağlamda İÖ 653-652de Assur İmparatorluğunun Medlere karşı kazandığı zaferde, İskitler Assura yardım etmiştir. İÖ 7. yüzyılın ortalarında Kral Bartatuanın emri altında bulunan İskitler Önasyada güçlerinin zirvesine ulaşmışlardır.
İskit kralı Bartatua büyük olasılıkla İÖ 645 yılında ölmüş ve yerine oğlu Madyes geçmiştir. İÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında gerek Bartatua gerekse Madyes döneminde İskitlerin gücünün büyük ölçüde Assur ile olan yakın işbirliğine dayandığı düşünülmektedir.
İskitler ve Medler
M.Ö. 627de Assur kralı Assurbanipalin ölümüyle aynı dönemde Önasyanın yeni gücü olarak beliren Medlerin başına Kyaxares geçmiştir. Kral Kyaxares liderliğinde güçlenen Medler İÖ 617/616 yılında Assur egemenliğine karşı ayaklanmış ve Niniveye saldırmıştır. Ancak Madyes komutasındaki İskitler Kyaxaresin bu saldırısı karşısında Assura bir kez daha yardım etmişler ve Med saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Madyesin Assurlulara yardımı nedeniyle saldırısı engellenen Med kralı Kyaxares bunun üzerine İskitlerle anlaşma yoluna gitmiştir. İskitler ve Medlere Babil kralı Nabopolassar da katılmış, birleşen bu kuvvetler İÖ 612 yılında Assur başkenti Niniveyi yakıp yıkmışlar ve Önasyanın en büyük devletlerinden biri olan Assur İmparatorluğunu ortadan kaldırmışlardır. Ninivenin fethinden hemen sonra İskitler Babille beraber Medlere cephe alarak Kyaxarese saldırmışlar ve Medlerin mağlubiyeti ile İskitler Önasyaya egemen olmuşlardır.
Assur İmparatorluğunun yıkılışını Urartu Krallığının yıkılışı izlemiştir. Urartu Krallığının İskitler tarafından yıkıldığını ya da bunda İskitlerin önemli bir rolü olduğunu Urartu yerleşim merkezlerindeki İskit buluntuları açıkça göstermektedir. Örneğin, Erivan yakınlarında yer alan önemli bir Urartu yerleşmesi olan Karmir Blur/Teişebaininin, İskitler tarafından tahrip edilmiş olduğu burada ele geçmiş olan çok sayıdaki İskit tipinde okuçlarından anlaşılmaktadır.
İskit ve Mısır İlişkileri
Urartu Krallığının İÖ 6. yüzyılın başlarında yıkılmasından sonra İskitler Filistin sahili boyunca Mısır sınırlarına kadar hızlı bir yağma seferi yapmışlardır. İskitlerin gelişini haber alan Mısır Kralı Psammetikos, onları karşılamış ve çeşitli hediyelerle daha fazla ilerlememelerini sağlamıştır. Bunun üzerine İskitler geri dönmüşlerdir. Ancak geriye doğru dönüş yolunda bir grup İskitli, Suriyedeki Askalon şehrini tahrip etmiş ve tanrıça Aphrodite tapınağını yağmalamıştır. Mısırda Doğu Deltada yer alan Tell Defenneh/Tahpanhes yerleşmesinde ele geçirilen İskit tipi okucu ve demir hançer İskitlerin Mısır seferinin arkeolojik kanıtları olarak kabul edilmektedir. İskitler, hastalık, sıcak ve uzun bir yol katetmelerinden dolayı yorgun bir şekilde Medyaya dönmüşlerdir. Kral Madyes ve diğer İskit liderleri Kyaxares tarafından, belki de bu seferi kutlamak bahanesiyle bir şölene davet edilmişler ve sarhos edilerek öldürülmüşlerdir. Bu olay İskitlerin Önasyadaki 28 yıllık egemenliklerinin, yani politik-askeri güçlerinin sonu olmuştur. Kralları Madyesin ölümü üzerine lidersiz kalan İskitler kendi yurtlarına, Güney Rusyaya geri dönmüşlerdir. Herodotos İskitlerin Önasyadaki bu 28 yıllık egemenlikleri sırasında kötü bir şöhret kazanmış olduklarını, ayrıca İskitlerin kendi ülkelerine geri döndüklerinde, Medya seferinde kendileriyle beraber gelmeyen kölelerinin ve karılarının oğullarından oluşan bir ordunun direnişiyle karşılaştıklarını bildirmektedir. Bunlar büyük olasılıkla İÖ 8. yüzyılda Kimmerli yerli halkın arasına yerleşen ve güneye Önasyaya ilerlemeyen İskitlerin torunlarıdırlar.
İskitler ve Akhamenidler
M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına doğru Akhamenid kralı, Büyük Dariusun İskitler üzerine yapmış olduğu sefer, İskit tarihinin önemli olaylarından birini oluşturur. Herodotosta detaylı olarak anlatılan bu sefer Tabula Capitolina olarak bilinen Grek yazıtı ışığında M.Ö 514 - M.Ö. 513 yıllarına tarihlenir. 1. İskit Seferi Büyük Dariusun Bisitun Yazıtında Aral-Hazar steplerinde yaşayan Doğu İskitler üzerinde yapılmıştır. 2. İskit Seferinin ise, Herodotosun bildirdiği İskitya seferi ise M.Ö. 514 - M.Ö 512de İstanbul Boğazı ve Tuna üzerinden Karadenizin kuzey sahilindeki İskitler üzerine yapılmıştır. Büyük Darius ilk seferinde, İranı tehdit eden İskitleri yenilgiye uğratarak ülkesinin kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamıştır. İkinci İskit seferinde ise, İskitlerin başarılı savaş taktikleri nedeniyle Tuna Nehrine geri çekilmek zorunda kalmıştır.
İskitler ve Grekler
Grek kolonistleri ve diğer yerli halklarla aralarındaki iyi ilişkiler bu dönemde Karadenizin kuzeyindeki steplere Kuzey Kafkaslardan ve Doğu Avrasya steplerinden yeni göçebe grupların gelmesi ile bozulmuştur.
Grekler, atlı savaşçılar olan bu yeni grupları da farklı kültüre sahip olmalarına rağmen İskitler olarak tanımlamışlardır. Göç eden bu gruplar bölgede karışıklıklara ve huzursuzluklara neden olmuştur. Grek kolonistleriyle İskit yüksek sınıfı arasındaki yakın ilişki karşılıklı kültürel etkileşimi arttırmış, sosyal yaşamda ve sanat eserleri üzerinde Grek etkileri belirginleşmiştir. Dinyeper Nehri havzasında çok sayıdaki kurganlardan oluşmuş olan büyük nekropoller nedeniyle, İskitlerin İÖ 4. yüzyılda kısa süreli de olsa parlak bir dönem yaşmış oldukları düşünülmektedir. Bu nekropollerden en önemlileri Oguz, Certomlyk, Solocha ve Gajmanova Mogiladır. Bu dönemde İskitlerin kralı Ataestır. Cesur bir savaşçı olarak da bilinen Kral Ateas İskitlerin batı sınırını genişletmeye çalışmış, özellikle Makedonya kralı II. Philip ile Tuna Nehri havzasında uzun süreli savaşlar yapmış ve İÖ 339 yılında bir savaş sırasında ölmüştür. İÖ 331de II. Philipin oğlu Büyük İskenderin komutanlarından Zopyrion Trakyaya kadar ilerlemiş olan İskitlere saldırmıştır. Geri çekilen İskitleri Olbiaya kadar kovalayan ve kenti ele geçiremeyen Zopyrion ve ordusu geri dönüş yolunda İskitler tarafından yok edilmiştir. İskitlerin özellikle Greklerle olan kültürel etkileşimleri sonucunda toplum yaşamındaki değişim geleneksel göçebe sosyal sistemini bozmuş ve bunun sonucunda İskitler, politik ve askeri açıdan zayıflamışlardır.
Sarmatlar
İçten zayıflayan İskitlere son darbe Sarmatlardan gelmiştir. M.Ö. 300 civarında yine bir Avrasya atlı savaşçı ulusu olan Sarmatların etkisi ile İskitler önce Kırım yarımadasına çekilmişler, daha batıdakiler ise güneye doğru inerek daha çok Tuna vadisine yayılmışlardır. M.Ö. 250den sonra bütün Karadeniz steplerine Sarmatlar egemen olmuşlardır. M.Ö. 250 civarında İskilerin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra küçük bir grup İskitli komşuları olan Sarmat, Trak, Galat kabilelerine ve Pontus Kralı Mithridatese karşı mücadele etmişlerdir. M.Ö. 2. yüzyıla kadar zayıf da olsa varlıklarını sürdüren İskitler, bu dönemde Güney Avrupaya doğru ilerleyen Gotlar tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
İskitler'de İnanç ve Gelenekler
İskitler her bakımdan atlı bir uygarlığın temsilcisi oldukları için barbar sözcüğü ile tanımlanmışlardır. Tüm göçebelerde ve dağlı kavimlerde olduğu gibi İskitlerde de ruhsal yaşama inanış öncelik taşımıştır.
Greklerle temastan önceki İskit dininde Şamanizme ait önemli kalıntılar bulunmaktadır. İskitler'de de Şamanların varolduğu Herodot tarihinden öğrenilmektedir. Şamanizm İskitler aracılığı ile Traklara da geçmiştir.
Grek kaynaklarında ve Herodot tarihinde İskit tanrıları şu sırayı izleyerek açıklanırlar. En önde canavarların tanrıçası sayılan Tabiti, göktanrısı Papaios da önemli bir tanrıydı. Ay ve yıldızların sembolü olarak da tanrıça Apaia'ya inanılıyordu. Bu tanrıça evliliğin ve kadın haklarının simgesiydi. Apollon kötülükleri yok eden ışık tanrısı, Afrodit kadın güzelliğinin, aşk ile sevginin tanrıçasıydı.
İranlılarla beraber Türklerin de Sakalar diye andığı bu kavimin ilk yurtlarının trabzon olduğu ve kilat köyünde yaşadıkları bilinmektedir. Sakaların ilk boyları M.Ö. 8. yüzyılda bu bölgeden batıya göç etmişlerdir.
İskitler hakkındaki bilgilerin çoğunluğu Yunan kaynaklarından gelmektedir. O kaynaklarda ise İskitlerin İranlı olduklarına dair herhangi bir bilgi yoktur. Herodot tarihi ise İskitlerin Asya'dan geldiklerini ve Massagetlerin baskısı ile Batı'ya göç etmeye zorlandıklarını belirtmektedir. Ayrıca İran İmparatoru Darius'un İskit ülkesini ele geçirmek için açtığı savaşı anlatırken, Herodot, İskitlerin kesinlikle İranlılara benzemediğini açıklamaktadır.
İskitler, Tarihi kayıtlara göre;
atlı-göçebe Saka Türkleri, ilk önce M.Ö. 680 yıllarında Kafkas geçitlerinden aşıp Kür Irmağı boylarına yayıldılar. Arkasından gelen yeni ve daha güçlü Saka göç kolları Aras boylarını da ele geçirip Urmiye gölüne varınca Azerbaycana yerleştiler. Az sonra da bütün Anadolu, Suriye ve Filistine yayılarak, İranı da kendilerine bağladılar. Doğuda Çinden batıda Tuna boylarıyla Karpatlara , kuzeyde Sibirden, güneyde Mısır kapısı Sinaya değin Asya ve Avrupa topraklarına hakim olarak; dünyanın bilinen en ulu ilk geniş imparatorluğunu kurdular.
İskit Adı
İskit adı Önasyada ilk kez Urartu kralı Argişti Iin yıllıklarında İşkigulu Ülkesi coğrafi terimiyle karşımıza çıkmaktadır. İşkigulu Ülkesi terimi büyük olasılıkla İskitlerin görülmeye başladığı Mannai topraklarını işaret etmektedir. Mannai toprakları Assur ile Urartu arasında politik bir sorun olmuş ve zaman zaman bu iki büyük devletten birine bağlanmıştır. Assur kralı Asarhaddonun yıllıklarına göre, Asarhaddon İskit kralı İşpakaiyi M.Ö. 679 yılında Kuzeybatı İranda mağlup etmiştir. Bu belgelerde ise, İskitler Assur yazılı kaynaklarında ilk kez belirmektedir. Bazı yazılı belgeler ise, Urartu ile İskitler arasında diplomatik gelişmeler olduğuna işaret etmektedir. Bu belgelerde, Urartu kralı Rusa II ile İşkigulu kralı Sagastara arasında bir antlaşma yapılmış ve İskitlerin Urartu topraklarını sorunsuz geçerek Mannaiye yerleşmelerine izin verilmiştir. Anlaşıldığına göre, Urartu kralı Rusa II İskitlerle anlaşarak hem ülkesini istiladan kurtarmış, hem de kurduğu Mannai-İskit ittifakı ile Mannai toplumunu Assur egemenliğinden kurtarmayı amaçlamıştır. İskitlerin gelecekte Urartu Krallığı için önemli bir tehlike olabileceğini düşünen Rusa II söz konusu bu politik girişimlere ek olarak, özellikle İskitlerin yoğunlaştığı bölge olan Kuzeybatı İran'da savunmaya yönelik inşa faaliyetlerine girişmiştir.
Örneğin, Bastam/Rusa-i URU.TUR İskitlere karşı savunma amacıyla kurmuş kale tipi bir yerleşmedir. Urmiya Gölü civarında M.Ö. 7. yüzyılda inşa edilmiş olan Kale Siyah, Kız Kalesi, Danalu, Kaleoğlu ve Sangar gibi çok sayıda kale de bu inşa faaliyetinin bir devamı olarak değerlendirilmektedir. Kuzeybatı, Batı ve Kuzey İranda bulunan Demir Çağı yerleşmelerinde ele geçmiş olan İskit tipi okuçları, İskitlerin söz konusu bu bölgelerde ne kadar etkili olduklarını açıkça ortaya koyan arkeolojik buluntulardır.
Sakalara Asurlular Aşkuzai/Askuzai ve İşkuza, bazen de Asagarta/Sakarta/Zakarti/Zakruti/Zikirtu; Yahudilerin Tevratında Aşkenaz; Eski Yunanlılar Scythe (İskit), hükümdarlar boyuna Sokolot ve sonraları Sak/Saka ; İranlılar Saka; Hintliler Sakya ve Çinliler de hükümdarlar sülalesine göre- Su ve Se diyorlardı. Kaşgarlı Mahmudun Divan-ı Lügatit Türkünde anıldığı gibi, Tanrı Dağları bölgesindeki Şu/Su sülalesi, M.Ö. 800'lü yıllardan beri Sakaların hükümdarlar sülalesi idi.
İskit Tarihi
İskitler ve Kimmerler Döneminde Önasya
Yazılı kaynaklarda verilen bilgilere göre İskitlerin Karadenizin kuzeyindeki stepleri istila etmelerinin ilk evresi, onların Aşağı Don Havzası ve Pre-Kafkasya bölgelerinde görünmesiyle bağlantılıdır. Kimmerleri yaşadıkları topraklardan çıkaran İskitler, bu hareketle Karadenizin kuzeyindeki steplerde büyük bir yıkım ve değişime neden olmuşlardır. Bunun sonucunda M.Ö 800'lü yıllarda Karadenizin kuzeyindeki steplerde çok sayıda yerleşme tahrip edilmiş, bununla doğru orantılı da olarak yerleşik hayat özellikleri ortadan kalkmaya başlamıştır. Büyük bir tahribatla yansıyan bu durum olasılıkla Kimmer-İskit çekişmesinin bir sonucu olarak belirmektedir. Bu durumun genel sonucunda söz konusu bölgede hem karma ekonomiden hayvancılığa geçiş olmuş hem de Kimmerlerin Önasyaya zorunlu göçleri gerçekleşmiştir.
İskitler ile Urartu ve Asur İlişkileri
İskitler, Herodotosun bildirdiğine göre, Kafkasları doğudan dolaşarak, Hazar Denizi kıyısını izlemişler, Derbent geçidini kullanarak, Kimmerlerin ardından Önasyaya girmişlerdir. Bunlara ek olarak bir grup İskitlinin Transkafkasya Dağlarını geçerek Önasyaya giriş yaptığı düşünülmektedir. Bu durum İskitlerin tek bir liderin yönetiminde, belli bir amaca yönelik düzenli askeri ordular şeklinde değil, klanlar ve boylar halinde, birbirlerinin ardısıra Önasyaya girmiş olduklarını göstermektedir. Bu göçler sırasında İskitler güzergahları üzerinde bulunan ve Kuzeybatı İrandaki Urmiya Gölü civarına lokalize edilen Mannaiye gelmişlerdir. Bu olay Herodotosun eserinde İskitlerin Medyaya girmiş oldukları şeklinde belirmektedir.
İskitler'in Mannailer ile İlişkileri
Urartulardan başka Önasyadaki diğer uluslarda İskitlerle ilişkilerini iyi tutmak istemişlerdir. Örneğin Mannai yöneticileri Assur İmparatorluğuna karşı verdikleri savaşta İskitleri yanlarına çekmek istemişlerdir. Ancak Mannai-İskit ittifakına karşın Mannainin büyük bölümü M.Ö. 673 yılında yeniden Assur İmparatorluğunun eline geçmiştir. Çünkü bereketli ovaları ve at kaynakları ile Mannai, Assur İmparatorluğu için son derece önemliydi.
Bazı araştırmacılar İskitlerin Mannainin sınırları içinde olan Urmiya Gölünün kuzey veya kuzeybatısında, bazı araştırmacılar ise güney ve güneydoğusunda yerleştiklerini ileri sürmektedirler. Bu dönem için Mannaideki Sakız yöresinin İskitlerin siyasi yönetim merkezi olabileceği düşünülmektedir. Urmiya Gölünün güneyindeki Sakız kasabasının 49 km doğusunda yer alan Ziwiyede gerçekleştirilen arkeolojik kazılar burasının büyük olasılıkla İskit kralının oturduğu ve çok güçlü bir şekilde tahkim edilmiş bir kale olduğuna işaret etmiştir. Sakız kasabasının yakınlarında ortaya çıkarılan bir İskit kralına ait mezarda ele geçmiş olan ve İÖ 6. yüzyıla tarihlendirilen zengin metal buluntular ile İskit tipi okuçları, İskitlerin Ziwiye yöresindeki varlıklarını güçlü bir şekilde desteklemektedir.
İskitlerin Assur topraklarına yaptıkları ve kayıtlara geçmiş ilk akın olasılıkla M.Ö. 676 ya da M.Ö. 675 yılının Mayıs-Haziran aylarında Kral Işpakai liderliğinde meydana gelmiştir. Assur kralı Asarhaddonun yazıtına göre Van Gölünün güneyinde yer alan Hubuskia üzerinden gerçekleşen bu akın sırasında İskit ve Mannai kuvvetleri Asarhaddon tarafından mağlup edilmişlerdir. Bu savaş sonucunda İskit Ülkesinin kralı olarak Bartatuanın adının geçmesi İşpakainin öldürüldüğünü düşündürmektedir. Gelişmelerden anlaşıldığına göre Bartatua Assur kralı Asarhaddonun kızı Serna-etert ile evlenmek isteyecek kadar güçlü bir liderdi. Asarhaddon bu evliliği onaylamakla birlikte, Bartatuaya güvenmediği için bu evliliğin Assur İmparatorluğu için yararlı olup olmayacağı konusunda şüpheler duymuştur. Bir fal metninde Kral Asarhaddonun Tanrı Samasa yönelttiği kehanet sorularında bu durum açıkça belli olmaktadır. Kral Asarhaddon bu politik evlilikle kurulan ilişkiler sayesinde Urartu, Mannai, Kimmer ve Medlere karşı kuvvetli bir müttefik kazanmıştır. İskitler ve Assur arasında kurulan kan bağı temelindeki bu ittifak Assurbanipal döneminde (İÖ 668-627) de sürmüştür. Bu bağlamda İÖ 653-652de Assur İmparatorluğunun Medlere karşı kazandığı zaferde, İskitler Assura yardım etmiştir. İÖ 7. yüzyılın ortalarında Kral Bartatuanın emri altında bulunan İskitler Önasyada güçlerinin zirvesine ulaşmışlardır.
İskit kralı Bartatua büyük olasılıkla İÖ 645 yılında ölmüş ve yerine oğlu Madyes geçmiştir. İÖ 7. yüzyılın ikinci yarısında gerek Bartatua gerekse Madyes döneminde İskitlerin gücünün büyük ölçüde Assur ile olan yakın işbirliğine dayandığı düşünülmektedir.
İskitler ve Medler
M.Ö. 627de Assur kralı Assurbanipalin ölümüyle aynı dönemde Önasyanın yeni gücü olarak beliren Medlerin başına Kyaxares geçmiştir. Kral Kyaxares liderliğinde güçlenen Medler İÖ 617/616 yılında Assur egemenliğine karşı ayaklanmış ve Niniveye saldırmıştır. Ancak Madyes komutasındaki İskitler Kyaxaresin bu saldırısı karşısında Assura bir kez daha yardım etmişler ve Med saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Madyesin Assurlulara yardımı nedeniyle saldırısı engellenen Med kralı Kyaxares bunun üzerine İskitlerle anlaşma yoluna gitmiştir. İskitler ve Medlere Babil kralı Nabopolassar da katılmış, birleşen bu kuvvetler İÖ 612 yılında Assur başkenti Niniveyi yakıp yıkmışlar ve Önasyanın en büyük devletlerinden biri olan Assur İmparatorluğunu ortadan kaldırmışlardır. Ninivenin fethinden hemen sonra İskitler Babille beraber Medlere cephe alarak Kyaxarese saldırmışlar ve Medlerin mağlubiyeti ile İskitler Önasyaya egemen olmuşlardır.
Assur İmparatorluğunun yıkılışını Urartu Krallığının yıkılışı izlemiştir. Urartu Krallığının İskitler tarafından yıkıldığını ya da bunda İskitlerin önemli bir rolü olduğunu Urartu yerleşim merkezlerindeki İskit buluntuları açıkça göstermektedir. Örneğin, Erivan yakınlarında yer alan önemli bir Urartu yerleşmesi olan Karmir Blur/Teişebaininin, İskitler tarafından tahrip edilmiş olduğu burada ele geçmiş olan çok sayıdaki İskit tipinde okuçlarından anlaşılmaktadır.
İskit ve Mısır İlişkileri
Urartu Krallığının İÖ 6. yüzyılın başlarında yıkılmasından sonra İskitler Filistin sahili boyunca Mısır sınırlarına kadar hızlı bir yağma seferi yapmışlardır. İskitlerin gelişini haber alan Mısır Kralı Psammetikos, onları karşılamış ve çeşitli hediyelerle daha fazla ilerlememelerini sağlamıştır. Bunun üzerine İskitler geri dönmüşlerdir. Ancak geriye doğru dönüş yolunda bir grup İskitli, Suriyedeki Askalon şehrini tahrip etmiş ve tanrıça Aphrodite tapınağını yağmalamıştır. Mısırda Doğu Deltada yer alan Tell Defenneh/Tahpanhes yerleşmesinde ele geçirilen İskit tipi okucu ve demir hançer İskitlerin Mısır seferinin arkeolojik kanıtları olarak kabul edilmektedir. İskitler, hastalık, sıcak ve uzun bir yol katetmelerinden dolayı yorgun bir şekilde Medyaya dönmüşlerdir. Kral Madyes ve diğer İskit liderleri Kyaxares tarafından, belki de bu seferi kutlamak bahanesiyle bir şölene davet edilmişler ve sarhos edilerek öldürülmüşlerdir. Bu olay İskitlerin Önasyadaki 28 yıllık egemenliklerinin, yani politik-askeri güçlerinin sonu olmuştur. Kralları Madyesin ölümü üzerine lidersiz kalan İskitler kendi yurtlarına, Güney Rusyaya geri dönmüşlerdir. Herodotos İskitlerin Önasyadaki bu 28 yıllık egemenlikleri sırasında kötü bir şöhret kazanmış olduklarını, ayrıca İskitlerin kendi ülkelerine geri döndüklerinde, Medya seferinde kendileriyle beraber gelmeyen kölelerinin ve karılarının oğullarından oluşan bir ordunun direnişiyle karşılaştıklarını bildirmektedir. Bunlar büyük olasılıkla İÖ 8. yüzyılda Kimmerli yerli halkın arasına yerleşen ve güneye Önasyaya ilerlemeyen İskitlerin torunlarıdırlar.
İskitler ve Akhamenidler
M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına doğru Akhamenid kralı, Büyük Dariusun İskitler üzerine yapmış olduğu sefer, İskit tarihinin önemli olaylarından birini oluşturur. Herodotosta detaylı olarak anlatılan bu sefer Tabula Capitolina olarak bilinen Grek yazıtı ışığında M.Ö 514 - M.Ö. 513 yıllarına tarihlenir. 1. İskit Seferi Büyük Dariusun Bisitun Yazıtında Aral-Hazar steplerinde yaşayan Doğu İskitler üzerinde yapılmıştır. 2. İskit Seferinin ise, Herodotosun bildirdiği İskitya seferi ise M.Ö. 514 - M.Ö 512de İstanbul Boğazı ve Tuna üzerinden Karadenizin kuzey sahilindeki İskitler üzerine yapılmıştır. Büyük Darius ilk seferinde, İranı tehdit eden İskitleri yenilgiye uğratarak ülkesinin kuzey sınırlarının güvenliğini sağlamıştır. İkinci İskit seferinde ise, İskitlerin başarılı savaş taktikleri nedeniyle Tuna Nehrine geri çekilmek zorunda kalmıştır.
İskitler ve Grekler
Grek kolonistleri ve diğer yerli halklarla aralarındaki iyi ilişkiler bu dönemde Karadenizin kuzeyindeki steplere Kuzey Kafkaslardan ve Doğu Avrasya steplerinden yeni göçebe grupların gelmesi ile bozulmuştur.
Grekler, atlı savaşçılar olan bu yeni grupları da farklı kültüre sahip olmalarına rağmen İskitler olarak tanımlamışlardır. Göç eden bu gruplar bölgede karışıklıklara ve huzursuzluklara neden olmuştur. Grek kolonistleriyle İskit yüksek sınıfı arasındaki yakın ilişki karşılıklı kültürel etkileşimi arttırmış, sosyal yaşamda ve sanat eserleri üzerinde Grek etkileri belirginleşmiştir. Dinyeper Nehri havzasında çok sayıdaki kurganlardan oluşmuş olan büyük nekropoller nedeniyle, İskitlerin İÖ 4. yüzyılda kısa süreli de olsa parlak bir dönem yaşmış oldukları düşünülmektedir. Bu nekropollerden en önemlileri Oguz, Certomlyk, Solocha ve Gajmanova Mogiladır. Bu dönemde İskitlerin kralı Ataestır. Cesur bir savaşçı olarak da bilinen Kral Ateas İskitlerin batı sınırını genişletmeye çalışmış, özellikle Makedonya kralı II. Philip ile Tuna Nehri havzasında uzun süreli savaşlar yapmış ve İÖ 339 yılında bir savaş sırasında ölmüştür. İÖ 331de II. Philipin oğlu Büyük İskenderin komutanlarından Zopyrion Trakyaya kadar ilerlemiş olan İskitlere saldırmıştır. Geri çekilen İskitleri Olbiaya kadar kovalayan ve kenti ele geçiremeyen Zopyrion ve ordusu geri dönüş yolunda İskitler tarafından yok edilmiştir. İskitlerin özellikle Greklerle olan kültürel etkileşimleri sonucunda toplum yaşamındaki değişim geleneksel göçebe sosyal sistemini bozmuş ve bunun sonucunda İskitler, politik ve askeri açıdan zayıflamışlardır.
Sarmatlar
İçten zayıflayan İskitlere son darbe Sarmatlardan gelmiştir. M.Ö. 300 civarında yine bir Avrasya atlı savaşçı ulusu olan Sarmatların etkisi ile İskitler önce Kırım yarımadasına çekilmişler, daha batıdakiler ise güneye doğru inerek daha çok Tuna vadisine yayılmışlardır. M.Ö. 250den sonra bütün Karadeniz steplerine Sarmatlar egemen olmuşlardır. M.Ö. 250 civarında İskilerin tarih sahnesinden çekilmesinden sonra küçük bir grup İskitli komşuları olan Sarmat, Trak, Galat kabilelerine ve Pontus Kralı Mithridatese karşı mücadele etmişlerdir. M.Ö. 2. yüzyıla kadar zayıf da olsa varlıklarını sürdüren İskitler, bu dönemde Güney Avrupaya doğru ilerleyen Gotlar tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
İskitler'de İnanç ve Gelenekler
İskitler her bakımdan atlı bir uygarlığın temsilcisi oldukları için barbar sözcüğü ile tanımlanmışlardır. Tüm göçebelerde ve dağlı kavimlerde olduğu gibi İskitlerde de ruhsal yaşama inanış öncelik taşımıştır.
Greklerle temastan önceki İskit dininde Şamanizme ait önemli kalıntılar bulunmaktadır. İskitler'de de Şamanların varolduğu Herodot tarihinden öğrenilmektedir. Şamanizm İskitler aracılığı ile Traklara da geçmiştir.
Grek kaynaklarında ve Herodot tarihinde İskit tanrıları şu sırayı izleyerek açıklanırlar. En önde canavarların tanrıçası sayılan Tabiti, göktanrısı Papaios da önemli bir tanrıydı. Ay ve yıldızların sembolü olarak da tanrıça Apaia'ya inanılıyordu. Bu tanrıça evliliğin ve kadın haklarının simgesiydi. Apollon kötülükleri yok eden ışık tanrısı, Afrodit kadın güzelliğinin, aşk ile sevginin tanrıçasıydı.