• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kitap önerisi- Tersi Yüzü

Winter

Forum Yöneticisi
Üyelik Tarihi
20 Haz 2022
Konular
177
Mesajlar
4,436
MFC Puanı
41,970
Hayatın tersi ve yüzü...

Adam önündeki müsveddelere uzun uzun baktı. Tüm düzeltmeleri yapmıştı. Son bir imza ve herşey yoluna girecekti. Gözlerini kapattı. Düşünceleri korkunç bir hız ile çarpışıyordu yorgun zihninde. Eski bir ev belirdi gözlerinin önünde.

Pencerede oturan yaşlı bir kadın gördü. Öylece bakıyordu kadın alacakaranlık ile bulanmış sessiz enginlere. Eve girdi adam. Herşey tanıdık bir o kadar yabancıydı. Pencerenin önünde ki kadın yatağındaydı şimdi. Bembeyaz saçları kardan bir başlık gibi sarmıştı kefen kadar mat yüzünü. Gözleri nemli, dudakları yarı aralık bir şeyler fısıldıyordu kadın. Elinde bir tesbih yakınıyordu. Öğürmeye başladı. Sidik kokusu ile birleşen ağız kokusu midesini kaldırdı adamın.

Yaşlılık ne garip şeydi. Tıpkı bir bebek gibi çaresizdi. Altına pisliğini yapıp, onunla karışıyordu. Tüm o bitmek bilmeyen hırslar yok olup gidiyordu. Yaşamın tüm anlamı değişiyordu. Hayat için onlarca çaba görünmez oluyordu. Bir zamanlar ne kadar güçlü olursanız olun, yaşlılık size hakim oluyordu. Sizinle adeta ''Alay'' ediyordu.

Birden bir ışık belirdi odanın ortasında. Uçuşan binlerce anı zerresi kapladı heryeri. Bir tanesi gelip burnunun ucuna yerleşti. Adam ürpererek dokundu ona...

Pencerenin önüne oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Şimdi küçük bir çocuktu. Annesini bekliyordu. Büyükannesinin dayaklarından kaçabildiği zamanlar tek yapabildiği buydu zaten. Cehennemi olan pencereden yola bakar, onu çok seven annesinin topuk seslerini duymak için bıkmadan, sabırla beklerdi. Hep merak ederdi çocuk...

Cennet nasıl bir yerdi ?Tanrı ona bunu göstermek isteyecek miydi ?Yoksa cennet annesinin koynunda uyurken gördüğü rüyalar kadar yanıltıcımıydı?

Güneş doğunca dağılıp gidermiydi ,rengarenk bir sis öbeği gibi ? Evet miydi yoksa hayır mı cevap...

Bence dedi çocuk ağzını kocaman yayarak sinsi bir gülümseme ile ''Evet ile Hayır arasında''!...

Adam da gülümsüyordu. Gözünden bir damla yaş düşerken bir diğer zerre ıslak kirpik ucuna kondu. Yavaşça süzüldü gözbebeğine. Yetişkin olmuştu yine. Elinde yüreğinden ağır bavulları, serseri bir rüzgar ile adımlıyordu Prag'ın ıssız sokaklarını.

Kalacak bir yer bulmalıydı. Yemek yemeli, bir şeyler içmeli, sevişmeli, mimari yapıların sıcak gölgesinde serinlemek için zaman öldürmeliydi.

Bir beden başka ne isterdi ki? Barınmak sadece bedenin ihtiyacı olan bir şeydi. Tüm canlı bedenler kiralık birer odayken, zavallı beden de kalmak için bir yere ihtiyaç duyardı. Ne büyük bir ironi.

Yabancı olduğu bu şehirde yabancılığı ile boğuluyordu adam. Dilini bile bilmediği bir şehirde kimyon, et, irmik karışımı ile doldururken kursağını iğreniyordu adam.

Hep aynı şeylerin takip ettiği bir zaman kaybında İnsanların içindekilerde ölürdü. ''Ruhta Ölüm'' derlerdi buna. Nefes alır, ama hissedemezdi insan. Ucuz lokantada karşında oturan kırmızı dudaklı kadın kadar, gerçekti hayat. Seçimsiz, basit, hiçlik dolu kadehlerde dolar, sahte zevklerin doruklarında boşalırdı yaşam. Yavaş yavaş uzaklaşırken sarhoş kadının acı ile karışık kahkahası nefes almaya başladı adam.

Terlemişti. Lakin bedenini terkeden şey sıvı değildi. An' lardı. Birbirinden çalınan sayısızca an terkediyordu adamı. Diliyle dudaklarını ıslattı. İşte tam da o an kaçak bir zerre dudağında eridi.

Adam bir meyhanedeydi şimdi. Sahnede 150 kiloluk genç bir kızı seyrediyordu. Kemiklerini kaplayan et, yağ, kas ve dokularıyla adeta bir ülke olmuş, fethedilmek isteyen bir kızı. Arkada çalan müzik ile bedenini arsızca okşayarak, adamın asla hatırlayamayacağı sözleri mırıldanırken gözlerine bakıyordu. Acınası diye düşündü adam. Utandı sonra. Herşey görünüşte bitseydi eğer, milyonlarca güzel kadın bu kadar mutsuz edilmezdi. Yolculuktu asıl önemli olan.

Pek çok insan korkuları yüzünden bunu asla yapamazdı. Ama bu kız bunu başarmıştı. '' Yaşama Sevinci'' denen savaşı yenmişti.

Umrunda değildi dayatmalar. Mühim değildi kalçasının göğüslerine orantısı. Olduğu gibi mutluydu o. Olması gerektiği gibiydi. Ve aklı varsa orada ki erkeklerin derinlerinde ki hazineyi görürlerdi. En değerli şeyler hep gömümü değil midir zaten karanlık,soğuk, ıssız kuytulara.

Yaşamaya açtı kız. 21 yaşındaydı. Hiç bir önyargı yıkamazdı onu. Gitgide yoruldu adam. Gözlerini sımsıkı kapadı ve bağırdı . Bunlar gerçek değil diye. Gözleri tekrar buluşunca odanın kasvetli havasıyla rahatladı adam.

Zerreler kocaman bir küre yapmışlardı. Işıl ışıl parlayan. Son bir tanesi aheste aheste süzülüyordu adeta an'lardan oluşan bir denizde. Avucuna aldı adam ve yüreğinde büyüttü ...

Beklenmedik bir miras kalmıştı bir tanıdığına. Ve kadın lahit bir mezar almıştı simsiyah mermerden oyma. Bahtı gibiydi mezarın rengi. O yüzden kadın yaldızlı harflerle kazıtmıştı ismini. Olurda belki kaderi de parlardı.

Sahi ne tuhaf şeydi.

Tanrı yüzdü, iblis tersi..Yaşam düzdü, ölüm tersi..kader düzdü, rastlantı tersi. Hayatta her şey iki yüzden ibaretti ''Tersi ve Yüzü'' biri olmadan diğeri var olamazdı. O yüzden her kınadığınızı yaşar, korktuğunuz gibi ölürdünüz....

Tanrı'yı bulmak için şeytan ile karşılaşmak, hayatta olduğunuzu anlamak için ölümle yüzleşmeniz gerekir. Er ya da geç bu herkesin başına gelir....

Adamın da kısa bir süre sonra geldi. Arkadaşıyla bir araba kazası geçirip (en absürt bulduğu şekilde) hayata veda ettiğinde sadece 47 yaşındaydı...

Albert Camus tan 5 denemenin bir araya getirildiği, önsöz ile taçlandırılan bir kitaptı ''Tersi ve Yüzü''

İnanılmaz bir gözlemci gerçektende. Kesinlikle okunmalı. Ve üzerinde düşünülmeli. Ve hatta belki de benim gibi naçizane yorumlanmalı. Keyifli günler 😊
 

Ekli dosyalar

  • EE470E7E-A4CD-45AD-8EDC-EE302F509ECB.jpeg
    EE470E7E-A4CD-45AD-8EDC-EE302F509ECB.jpeg
    122 KB · Görüntüleme: 1

Ragnar

Emektar Üye
Üyelik Tarihi
30 Haz 2015
Konular
1,446
Mesajlar
4,354
MFC Puanı
37,550
Paylaşım için teşekkürler güzel kitaptır
 
Üst