• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Kuranı Kerime Dair Genel Bilgiler

DeStina

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
9 Haz 2015
Konular
11,091
Mesajlar
13,910
MFC Puanı
27,850
Kuranı Kerime Dair Genel Bilgiler






3071.gif




1 . Mukaddes Kitabımız Kur’ân-ı Kerîm Allah Kelâmıdır

Kur’ân-ı Kerîm’de eksiklik ve fazlalık yoktur. Vahyedildiği hâli ile korunmuştur. Allah Teâlâ onu, Resûlü Muhammed’e (s.a.v.) Cebrail (a.s.) vasıtasıyla Arapça olarak indirmiş ve Resûlü’nü de bütün âlemlere rahmet olarak göndermiştir. Onun indirilmesiyle bütün dinlerin hükmü ortadan kalkmış, böylece Kur’ân-ı Kerîm, akıl sahiplerinin kıyâmete kadar uyması gereken tek kitabı olmuştur. O, İslâm hukukunun ilk ve değişmez kaynağıdır. Kur’ân-ı Kerîm’in hükümleri, insanların Allah’a ve birbirlerine karşı görevlerini bildiren ilâhî kanunlardır.

Kur’ân-ı Kerîm, bütün insanları, inkârcılığın ve sapıklığın her türlüsünü bırakıp bir tek Allah’a inanmaya ve O’na teslim olup kulluk etmeye davet eder. Açık delillerle Allah’ın varlığını ve birliğini ortaya koyar. Ancak düşünmesi sayesinde bir değer kazanan insanı, hem kendisi, hem de kendisini kuşatan engin kâinat hakkında düşünmeye, nihayet hepsinin asıl yaratanı olan O yüce Allah’a imana çağırır.

Kur’ân-ı Kerîm, her seviyedeki insana o özelliği ile hitap eden ilâhî bir kitaptır. Beşerî sistemler birbirini yıkarken, ilâhî kaynaklı ve zaman üstü erişilmez sistem, dünya ve âhiret hayatında bütün insanların saadete erişmesi için devam edecek; ona gerçekten tutunanlar kurtulacak, bütün kötülüklerden arınacaktır.

Kur’ân-ı Kerîm insanı değerlendirirken, onu, aile, cemiyet, ahlâk, sosyal hayat ve bütün bir kültür ortamı içinde ele alır. Aynı zamanda insan hayatına tesir eden maddî ve mânevî âmillere de gerekli önemi verir.

İslâm dîni, bütün hayat gücünü Kur’an’dan alır. Bu itibarla müslümanlar, hem inanç ve düşünce hayatlarında, hem de beşerî ve ahlâkî münasebetlerinde takip etmeleri gereken yolu Kur’an’dan öğrenirler. Çünkü Kur’an hem ferdî, hem de sosyal hayatın gerekli prensiplerini ihtiva eder.

Yüce Allah: “(Resûlüm!) Kendilerine okunan (bu) Kitab’ı, sana bizim indirmemiz onlara yetmiyor mu? Hiç şüphesiz bunda inanan bir toplum için elbette (büyük) bir rahmet ve (kulluğunu yerine getirmede) bir öğüt/bir hatırlatma vardır.” (29/51) buyurarak; Kur’an’ın insanlara her hususta kâfî geleceğini, ilminde, kudretinde, hüküm ve hikmetinde ve her hususta tek galip olduğunu bildirmektedir. Bunun içindir ki: “Onlar Kur’an’ın söyledikleri) üzerinde düşünmezler mi? Yoksa kalpleri(nin) üzerinde kilitler mi var?” buyurur (47/24).

Şüphesiz bu prensiplere göre hareket etmek de ancak, Kur’an’ın manasını iyice anlamak ve onun üzerinde düşünmekle olur. Kur’an’ı sadece evlerde ve mezarlarda okumak, süslü kılıflarla duvarlara asmak insanları sorumluluktan kurtarmaz. Çünkü Kur’an’da: “(Kur’ an) mübarek bir kitaptır ki, onu sana, âyetlerini iyiden iyiye düşünsünler ve aklı olanlar öğüt (ve ibret) alsınlar diye indirdik.” (38/29) buyurulmaktadır. Ayrıca Kur’an’ın pek çok âyetinde onun okunup anlaşılması emredilmektedir. Öte yandan pek çok hadîs-i şerîfte güçlükle de olsa Kur’an’ın okunup ezberlenmesi teşvik edilmiştir. Kur’an’ın mü’minin hayatındaki önemi dolayısıyladır ki, Arapça bilmeyenler de, güvenilir meallerden Kur’an’ın mealini mutlaka okumalıdır, denilmiştir.

2. Kur’ân-ı Kerîm’in Tercüme Edilmesi ve Kendi Lafzıyla Okunması

Kur’ân-ı Kerîm, Peygamber Efendimiz vasıtasıyla bütün insanlara ulaştırılması için gönderilmiştir. Allah Teâlâ Resûlü’ne: “Ey Resûl! Rabbinden sana indirileni (tamamen) tebliğ et (bildir). Eğer bunu yapmazsan O’nun elçiliğini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan korur. Şüphesiz Allah, inkârcılar toplumunu doğru yola iletmez.” (5/67) buyurmuştur. Peygamber Efendimiz’in risâleti (mesajı), bütün insanlaradır, umûmîdir. Bundan dolayı Kur’ân-ı Kerîm’i tebliğ için, hazırlayanın gerekli yeterliliğe sahip olması şartı ile onun bütün dillere çevrilmesi, uygun hatta zorunlu görülmüştür. Ancak Hanefî ulemâsı, tercümenin Kur’an’ın yerini asla tutamayacağından, tercümenin bir meal olmak üzere Arapçası ile birlikte yazılmasını şart koşmuştur.

Merhum İzmirli İsmâil Hakkı, Meânî-i Kur’ân (I-II İstanbul: Millî Matbaa, 1927; Eren Yayıncılık, 1977) adlı tercümesinin önsözünde: “Kur’ân-ı Mübîn’i tercüme câizdir, bunda asla şüphe ve ihtilaf yoktur.” demektedir.

Bu konuda Mahmud Es’ad Efendi de: “Evet Kur’an, mealen tercüme edilebilir, ama namazda Arapça okumak şartı ile.” demiştir. İşte, Allah Teâlâ’nın neler buyurduğunu bilmek istiyorsak ve onu aslî dilinde anlayamıyorsak, mealini okumamız ve dinlememiz gerekir. Fakat ibâdette ise Kur’an’ı yine kendi diliyle okumamız zorunludur.

Nitekim bugün Avrupa halkının çoğunluğu Latince bilmediği halde, Katolik dünyası ibâdet ve duasını Latince yapar. Çünkü mukaddes kitapları Latince’dir.

Netice olarak diyebiliriz ki; Kur’an-ı Kerîm, yalnız manasıyla değil, lafzıyla da Kur’an’dır. Yani her iki yönden ilâhîdir. Onu anlamak için mealen tercümesi yapılır. Fakat hiçbir zaman Kur’an’ın tercümesi Kur’an değildir ve namazda Kur’an yerine okunamaz. Bunun için namazda kendisini, namaz dışında hem kendisi, hem de tercümesini okuyarak her iki sorumluluğumuzu da yerine getirmemiz gerekmektedir.
 
Üst