Mitoloji Kahraman: Valkyrie 'ler
İskandinav Viking Mitolojisinde Valkyrieler, sadece savaş sırasında ölmek üzere olan savaşçılara görünüyorlar, savaşçı öldürücü darbeyi alıp, ruhu bedeninden ayrılığında da, onun ruhunu yanlarına alarak göklere yükseliyorlardı.
İskandinav Mitolojisinde, savaş alanlarının üstünde yırtıcı kuşlar gibi süzülür şeklinde tasvir edilen Valkyrie'ler, her ne kadar kara ruhlar yani karanlık ölüm melekleri olarak savaşlarda ölen kahramanların ruhlarını Valhallaya götüren bakire kadın kahramanlardı.
İlk yıllarda onlar bir tür meleksi atlı Amazonlardı ve İskandinav Mitolojisine göre şehitler için Odinin emriyle kaderle karşılaşmayı simgelerlerdi. Savaşta ölenlerin ruhlarının, Tanrı Odinin kadın savaşçı hizmetkarları olan Valkyrieler tarafından karşılanıp, Valhalla'ya taşıdığına inanıyorlardı.
Odin, tanrıların belirlediği kıyamet günü olan Ragnarok'ta ordusuna katmak için savaşlarda ölen kahramanlan Valhallada toplamaktır. Etnherjar adını verdiği kahramanları, Vigrid Düzlüklerinde, tanrılarla donmuş devler arasında yapılacak son savaşta kullanacaktır. O savaşta kahramanların tamamı ölecektir. Birbirine tezat oluşturan olumlu ve olumsuz özellikleri ile Odin, Hint mitolojisinin hem yok edici hem kurtarıcı tanrısı Şiva'yı andırırken, Valkyrie'lerinin de Hint Mitolojisinde şehitlere eşlik eden Kutsal Bakirelere benzemesi dikkat çekicidir.
Valhalla, Asgarddaki muhteşem ve görkemli Ölüler Sarayıydı. Tanrılar tarafından önceden bilinen kıyamet gününde, Ragnarokta savaşmalan için Odinin topladığı, kahramanlar ordusunun evi olarak inşa edilmişti. Bir nevi Viking cenneti olan ihtişamlı sarayın duvarları, cilalanmış mızrak ve kalkanlarla pırıl pırıl parlar.
Savaşçılar ise burada parlak zincirlerle süslenmiş uzun banklarda Valkyrielerin sunduğu, hiç tükenmeyen şaraptan içip, et yiyerek vakit geçirirler. Yüzyıllar boyunca toplanan kahramanlardan oluşan saray halkının çok kalabalık olduğuna inanılır.
Böylesi bir kalabalığı doyurmak için aşçı Andhrimnir, Eldhrimnir adında devasa bir kazanda tükenmez domuz güveci pişirir.
Valkyrieler, sadece savaş sırasında ölmek üzere olan savaşçılara görünüyorlar, savaşçı öldürücü darbeyi alıp, ruhu bedeninden ayrılığında da, onun ruhunu yanlarına alarak göklere yükseliyorlardı. Gökyüzünde parıldayan auroraların da atları ile kahramanları Valhallaya taşıyan bu kadın savaşçıların kalkanlarından ve silahlarından çıkan yansımalar olduğunu inanılmaktaydı.
Ölen kahramanlar bir araya toplanır ve Odinin ordusuna katılmaları için onun gökyüzündeki mekânı Valhallaya taşınırdı.
Valkyrieler kuzey mitolojisinin daha sonraki dönemlerinde, sakileştirildi ve Valhalla sarayında seçilmiş kahramanlara tükenmez içki ve et servisi yapan, Odinin. altın sarısı saçları, kar beyazı kolları olan, Kalkan Bakireleri' olarak tanımlandılar. Korkunç görüntüleri de yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı ve savaş meydanlarında kalabalığın üzerine, sevimli kuğu bakireler gibi süzülmeye başladılar.
İlerleyen yıllarda, Brynhild veya Brunhild gibi güzel ama günahkâr Valkyrieler olduğu, Volsung Efsanesi ve Niebelungenliedde ortaya çıkar. Örneğin, Valkyrie Brynhild, kahraman üvey ağabeyi Siegmunda yardım ederek Odin'e karşı koyar. Brynhild ceza olarak çağrılana dek, bir tepenin üzerinde savunmasız uyumaya mahkûm edilir. Daha sonra tanrı Odin'in öfkesi yumuşar ve cezayı, en cesur kahraman tarafından korunan bir ateş çemberinde uvuması şeklinde hafifletir.
İdealleştilmiş Valkyrieler ateşli ve öfkeli atalanndan çok daha savunmasızdır. Özellikle kuğu bakireler, büyük risk altındadır zira dünyada tüyleri olmaksızın yakalandıklan takdirde tuzağa düşürülmeleri mümkündür.
Hatta bazen ölümlü kahramanlara âşık da olurlar. Örneğin Vakrrie Gudrun, kahraman Helgi'ye âşık olur. Helgi öldüğünde Gudrun o kadar çok ağlar ki, kahraman mezarından seslenerek, "daha fazla ağlamamasını, çünkü döktüğü her damla gözyaşının kendi yaralarını dağladığını" söyler. Helginin ruhu Valhallaya yükselince âşıklar buluşurlar. Gudrun, Helginin Ragnarokta yöneteceği hayalet ordusunu oluşturacak ölüleri toplamaktadır,
Valkrieler, Uçan atları ile kasırga bulutlarının arasından savaş alanına süzülürlerdi. İnci rengindeki atları, yağmur bulutlarından oluşmuştur. Kuruyan suya hasret topraklara çiğ ve kırağı saçarlar. Atlarıyla Uçan Valkyrieler, kaderin geri dönüşsüz, hızlı gücünü ve ölümün bu dünya hayatını sona erdiren nokta olduğunu sembolize etmektedir
Kelt mitojisindeki kana susamış Morrigu gibi savaş ağları öreen Valkyrieler, korkunç görüntüleriyle, ölümün ve intikamın gerekliliğini simgelerler. Valkyrielerin amansız görevleri; Shrieknş yani (Çığlık Atan), Screaming yani Bağıran veya Raging yani Galeyana Gelen tarzında tehditkar adlarıyla belirginleşir. Resimlerde yanlarında ejderha benzeri yarasalarla çizilmişlerdir.
Valkyrie, genellikle savaş alanında bazen de Valhallaya gelen seçilmiş kahramanları karşılamak için elinde bir bereket boynuzu ile resmedilmiştir. Altıncı asırda Valkyrieler ölüleri toplayan ve Valhallada kahramanlara hizmet eden Odinin yardımsever bakireleri olarak, daha yumuşak biçimde resmedilmeye başlandı. Toplanarak, ağla muhafaza edilmiş altın sarısı saçları ve bol dökümlü elbiseleri ile zarif bakireler, cesur savaşçılara, konukseverlik örneği olarak nezaketle içki sunarlar...
İskandinav Viking Mitolojisinde Valkyrieler, sadece savaş sırasında ölmek üzere olan savaşçılara görünüyorlar, savaşçı öldürücü darbeyi alıp, ruhu bedeninden ayrılığında da, onun ruhunu yanlarına alarak göklere yükseliyorlardı.
İskandinav Mitolojisinde, savaş alanlarının üstünde yırtıcı kuşlar gibi süzülür şeklinde tasvir edilen Valkyrie'ler, her ne kadar kara ruhlar yani karanlık ölüm melekleri olarak savaşlarda ölen kahramanların ruhlarını Valhallaya götüren bakire kadın kahramanlardı.
İlk yıllarda onlar bir tür meleksi atlı Amazonlardı ve İskandinav Mitolojisine göre şehitler için Odinin emriyle kaderle karşılaşmayı simgelerlerdi. Savaşta ölenlerin ruhlarının, Tanrı Odinin kadın savaşçı hizmetkarları olan Valkyrieler tarafından karşılanıp, Valhalla'ya taşıdığına inanıyorlardı.
Odin, tanrıların belirlediği kıyamet günü olan Ragnarok'ta ordusuna katmak için savaşlarda ölen kahramanlan Valhallada toplamaktır. Etnherjar adını verdiği kahramanları, Vigrid Düzlüklerinde, tanrılarla donmuş devler arasında yapılacak son savaşta kullanacaktır. O savaşta kahramanların tamamı ölecektir. Birbirine tezat oluşturan olumlu ve olumsuz özellikleri ile Odin, Hint mitolojisinin hem yok edici hem kurtarıcı tanrısı Şiva'yı andırırken, Valkyrie'lerinin de Hint Mitolojisinde şehitlere eşlik eden Kutsal Bakirelere benzemesi dikkat çekicidir.
Valhalla, Asgarddaki muhteşem ve görkemli Ölüler Sarayıydı. Tanrılar tarafından önceden bilinen kıyamet gününde, Ragnarokta savaşmalan için Odinin topladığı, kahramanlar ordusunun evi olarak inşa edilmişti. Bir nevi Viking cenneti olan ihtişamlı sarayın duvarları, cilalanmış mızrak ve kalkanlarla pırıl pırıl parlar.
Savaşçılar ise burada parlak zincirlerle süslenmiş uzun banklarda Valkyrielerin sunduğu, hiç tükenmeyen şaraptan içip, et yiyerek vakit geçirirler. Yüzyıllar boyunca toplanan kahramanlardan oluşan saray halkının çok kalabalık olduğuna inanılır.
Böylesi bir kalabalığı doyurmak için aşçı Andhrimnir, Eldhrimnir adında devasa bir kazanda tükenmez domuz güveci pişirir.
Valkyrieler, sadece savaş sırasında ölmek üzere olan savaşçılara görünüyorlar, savaşçı öldürücü darbeyi alıp, ruhu bedeninden ayrılığında da, onun ruhunu yanlarına alarak göklere yükseliyorlardı. Gökyüzünde parıldayan auroraların da atları ile kahramanları Valhallaya taşıyan bu kadın savaşçıların kalkanlarından ve silahlarından çıkan yansımalar olduğunu inanılmaktaydı.
Ölen kahramanlar bir araya toplanır ve Odinin ordusuna katılmaları için onun gökyüzündeki mekânı Valhallaya taşınırdı.
Valkyrieler kuzey mitolojisinin daha sonraki dönemlerinde, sakileştirildi ve Valhalla sarayında seçilmiş kahramanlara tükenmez içki ve et servisi yapan, Odinin. altın sarısı saçları, kar beyazı kolları olan, Kalkan Bakireleri' olarak tanımlandılar. Korkunç görüntüleri de yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı ve savaş meydanlarında kalabalığın üzerine, sevimli kuğu bakireler gibi süzülmeye başladılar.
İlerleyen yıllarda, Brynhild veya Brunhild gibi güzel ama günahkâr Valkyrieler olduğu, Volsung Efsanesi ve Niebelungenliedde ortaya çıkar. Örneğin, Valkyrie Brynhild, kahraman üvey ağabeyi Siegmunda yardım ederek Odin'e karşı koyar. Brynhild ceza olarak çağrılana dek, bir tepenin üzerinde savunmasız uyumaya mahkûm edilir. Daha sonra tanrı Odin'in öfkesi yumuşar ve cezayı, en cesur kahraman tarafından korunan bir ateş çemberinde uvuması şeklinde hafifletir.
İdealleştilmiş Valkyrieler ateşli ve öfkeli atalanndan çok daha savunmasızdır. Özellikle kuğu bakireler, büyük risk altındadır zira dünyada tüyleri olmaksızın yakalandıklan takdirde tuzağa düşürülmeleri mümkündür.
Hatta bazen ölümlü kahramanlara âşık da olurlar. Örneğin Vakrrie Gudrun, kahraman Helgi'ye âşık olur. Helgi öldüğünde Gudrun o kadar çok ağlar ki, kahraman mezarından seslenerek, "daha fazla ağlamamasını, çünkü döktüğü her damla gözyaşının kendi yaralarını dağladığını" söyler. Helginin ruhu Valhallaya yükselince âşıklar buluşurlar. Gudrun, Helginin Ragnarokta yöneteceği hayalet ordusunu oluşturacak ölüleri toplamaktadır,
Valkrieler, Uçan atları ile kasırga bulutlarının arasından savaş alanına süzülürlerdi. İnci rengindeki atları, yağmur bulutlarından oluşmuştur. Kuruyan suya hasret topraklara çiğ ve kırağı saçarlar. Atlarıyla Uçan Valkyrieler, kaderin geri dönüşsüz, hızlı gücünü ve ölümün bu dünya hayatını sona erdiren nokta olduğunu sembolize etmektedir
Kelt mitojisindeki kana susamış Morrigu gibi savaş ağları öreen Valkyrieler, korkunç görüntüleriyle, ölümün ve intikamın gerekliliğini simgelerler. Valkyrielerin amansız görevleri; Shrieknş yani (Çığlık Atan), Screaming yani Bağıran veya Raging yani Galeyana Gelen tarzında tehditkar adlarıyla belirginleşir. Resimlerde yanlarında ejderha benzeri yarasalarla çizilmişlerdir.
Valkyrie, genellikle savaş alanında bazen de Valhallaya gelen seçilmiş kahramanları karşılamak için elinde bir bereket boynuzu ile resmedilmiştir. Altıncı asırda Valkyrieler ölüleri toplayan ve Valhallada kahramanlara hizmet eden Odinin yardımsever bakireleri olarak, daha yumuşak biçimde resmedilmeye başlandı. Toplanarak, ağla muhafaza edilmiş altın sarısı saçları ve bol dökümlü elbiseleri ile zarif bakireler, cesur savaşçılara, konukseverlik örneği olarak nezaketle içki sunarlar...