• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Müjdelenen Komutan Fatih Sultan Mehmed Han

Üyelik Tarihi
31 Ocak 2013
Konular
2,686
Mesajlar
4,928
MFC Puanı
180
mujdelenen-komutan-1338291752-192x300.png


Tarih: 30 Mart 1432 Pazar…
Yer: Edirne, Saray-ı Âmire…
Sarayın koridorları, seher vaktinde tatlı bir telaş yaşıyor…
Asırlar öncesinden Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in müjdelediği müstakbel komutan, İstanbul Fatih’i Şehzade Mehmed, dünyaya teşrif etmişti. Kim bilir bu doğuma İstanbul, II. Murad ve Hüma Hatun’dan daha çok sevinmişti? Ama vuslat için 21 yıl daha beklemesi gerekecekti.
Hz. Muhammed (s.a.v.)’in; “Konstantiniyye elbette feth olunacaktır. Onu fetheden komutan, ne güzel komutan, onun askeri ne güzel askerdir.” Hadis-i Şerif’indeki müjdeye mazhar olmak için İslam komutanları, âdeta birbirleriyle yarış etmişlerdi.
Kim bilir asırlar boyunca kaç Müslüman komutanın kulaklarında yankılandı bu peygamber müjdesi?
Kim bilir kaç komutana, geceleri zehir, uykuyu haram etti?
Kim bilir kaç komutan, bu uğurda kendini Konstantiniyye surlarının önünde buldu?
Kim bilir kaç komutan, bu uğurda o aşılmaz görülen surları zorladı?
İşte kendisine geceleri zehir, uykuyu haram edenlerden birisi de Sultan II. Mehmed’di. Daha çocuk yaştan itibaren kalbine “İstanbul Sevdası” düşmüş, bu peygamber müjdesine mazhar olmak için yanıp tutuşuyordu. Çocukluk oyunları bile hep İstanbul üzerineydi…
Tarih: 29 Mayıs 1453 Salı…
Bizans’ın düşüşünü, Türk bayrağının surlar üzerinde dalgalandığını gören Sultan Mehmed ve kutlu askeri, Peygamber (s.a.v.)’in övgüsüne nâil olabilmenin sevincini yaşamaktaydı.
“Fatih” unvanını almaya hak kazanan Sultan Mehmed, atından indi ve gözyaşlarıyla secde-i Rahman’a kapanarak şükretti.
Konstantiniyye üzerine doğan güneş, artık İstanbul üzerine doğuyordu

Müjdelenen Komutan Fatih Sultan Mehmed Han kitabından bir sayfa

“Efendim, biliyorsunuz büyük babam Yıldırım Bâyezîd, amcam Musa Çelebi, en son ben de İstanbul’u almak için şehri muhasara ettik, ancak muvaffak olamadık. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.)’in fethini müjdelediği, mülkümüzün ortasında bir fitne yuvası olan bu şehrin fethi, bizim için son derece önemli! Burayı fethetmek için himmetinizi ve yardımlarınızı bekliyorum.” dedi.
Sultan Murad Han, bu sözleri söylerken, Hacı Bayram-ı Veli, derin bir tefekküre dalmış, onu dinliyordu. Sultanın sözü bittikten bir süre sonra Hacı Bayram-ı Veli tebessüm ederek:
“Hünkârım! Her şeyin bir vakti zamanı var. Tıpkı meyvelerin olgunlaşma vakti gibi. Merak etmeyin, olgunlaşıp hasat vakti geldiğinde onu hasat ederler. Sultan Murad Han:
“Acaba hasadı bize kısmet olur mu?”
“Sultanım! Öyle görülüyor ki Konstantiniyye’nin hasadı, size nasip olmayacak. Ben de göremeyeceğim ama… Şu beşikteki şehzade ile bizim Köse’ye (Akşemseddin) nasip olacak.” müjdesini verdi.
Sultan Murad Han, Hacı Bayram-ı Veli’nin dudaklarından dökülen bu cümle üzerine büyük bir heyecana kapıldı. Bir Hacı Bayram-ı Veli’ye, bir minik yavrusu Şehzade Mehmed’e baktı. Bu konuşmadan sonra bir daha İstanbul’u alma teşebbüsünde de bulunmadı.
Artık gitme zamanı gelmişti. Hacı Bayram-ı Veli:
“Hünkârım! Artık bize yol göründü.” diyerek müsaade istedi.
Padişah, Hacı Bayram-ı Veli’den Edirne’de kalmasını rica etti. Fakat Hacı Bayram-ı Veli, Ankara’ya talebelerinin başına dönüp, onları yetiştirmeye devam etmek istediğini söyleyince fazla ısrarcı olamadı. Sultan II. Murad, Hacı Bayram-ı Veli’yi uğurlarken son olarak vakti geldiğinde minik şehzadesinin manevî eğitimi için bir hoca göndermesini talep etti.
Ankara’ya giden Hacı Bayram Veli’nin arkasından bakan Sultan II. Murad’ın kafasında hâl⠓Öyle görülüyor ki Konstantiniyye’nin hasadı, size nasip olmayacak. Ben de göremeyeceğim. Ama şu beşikteki şehzade ile bizim Köse’ye (Akşemseddin) nasip olacaktır.” cümlesi yankılanıyordu.
Hacı Bayram-ı Veli, Şehzade Mehmed’in öğrenim çağı geldiğinde saçının, sakalının ak olması, devamlı beyaz elbise giymesinden dolayı Ak Şeyh, Ak Hoca ya da Akşemseddin olarak ünlenen talebesi Şemseddin Muhammed bin Hamza’yı Şehzade Mehmed’in manevî eğitimi için Edirne’ye gönderdi.
 
Üst