İstanbul Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek, Nuh Tufanına
ilişkin çarpıcı bir teori ortaya attı. Örnek, Nuh Tufanına neden olan
büyük yağmurların ve yeraltı sularının tüm dünyayı etkileyecek
yeterlilikte olmadığını bunun bir gök cisminin etkisiyle olduğunu iddia
etti. Örnek iddiasını Kuran-ı Kerimden örnekler vererek de ispatlamaya
çalıştı.
İnsanlık tarihinin en önemli ortak hikayelerinden biri olan ve
Kuran-ı Kerimde de geçen Nuh Tufanının nasıl gerçekleştiği bilimsel
olarak henüz kanıtlanabilmiş değil. İslamiyet öncesi Türkler dahil olmak
üzere Sümerler, Asurlar ve Babiller, Tufan konusunda önemli veriler
bıraktıkları gibi, İncil, Tevrat ve son olarak Kuran-ı Kerim gibi
kutsal kitaplarda da Büyük Tufan anlatılmaktadır. Ancak Büyük Tufana
neden olan suyun nereden gelip nereye gittiği, Tufanın tüm dünyada mı
yoksa sadece bir bölgede mi olduğu, ya da Tufandan sadece gemiye
binenlerin mi yoksa başkalarının da mı kurtulduğu gibi sorular henüz
bilimsel olarak cevap bulamadı.
Bu sorulara cevap arayan bilim adamlarından birisi de İstanbul
Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek. Örnek, bilinen Tufan
teorilerine farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak çok çarpıcı bir
iddiayla gündeme geldi. Yavuz Örnek, Bazı bilim adamları dünyaya yakın
geçen bir gök cisminin yeraltı sularını yeryüzüne çektiğini ve şiddetli
yağışların olduğunu tahmin etmektedirler. Bizim burada ileri süreceğimiz
teoride de bir gök cisminin etkisi olduğu vurgulanacaktır. Ancak bugün
dünyadaki bütün yeraltı
sularının tamamı yeryüzüne çıksa bile bir Tufan için yeterli değildir.
Zaten bunu söyleyenler Tufanın bütün dünyada değil sadece bir bölgede
olduğuna inanmaktadırlar. Kendileri de bilmektedir ki yeraltının bütün
suları dünyayı kaplamaz diyerek teorisinin başlangıç kaynağını
açıkladı.
BU ASTRONOMİK BİR OLAYDI
Yaptığı araştırmalar sonucunda Tufanın astronomik bir olay
olduğuna inandığını belirten Yavuz Örnek, Tufanda yeraltından suların
fışkırdığı ve şiddetli yağmurların yağdığı Kuran-ı Kerimde
bildirilmektedir. Tevratta ve İncilde ve hatta bazı çok eski yazılı
kaynaklarda da bundan bahsedilmektedir. Yerden suların kaynaması yeraltı
sularının yeryüzüne çıkması anlamı taşır ki bunun fiziksel bir olay
sonucu olduğu apaçıktır. Yeraltı sularının yeryüzüne çıkmasını bazı
sebeplere dayandırabiliriz.
Birincisi mağmadaki hareketlenme. Bütün dünya çapında mağmada
yeryüzüne doğru bir hareketlenme olduysa yeraltı suları ısınarak
yeryüzüne çıkabilir, sıcak olduğu için buharlaşarak şiddetli yağmurların
yağmasına sebep olabilir. Nitekim Kuran-ı Kerimde yerden su
kaynıyordu deniliyor. Tabi ki bu yerden su fışkırıyordu manası da taşır.
Ayrıca Kuran-ı Kerimde bahsi geçen tandır kelimesini bazı
tefsirciler dünya, yer olarak tefsir etmişlerdir. Yani bu ayetten
yeraltından sıcaklığın yeryüzüne doğru çıktığını
anlayabiliriz.
Dünyanın ısısında bir artışın olduğu muhakkak. Buna sebep olanda
mağmadır. Mağma hareketlendi ise dünya yüzünde şiddetli depremlerin
olması gerekiyor ki Altay Türklerinin tufan efsanesinde şiddetli
depremlerin olduğu belirtiliyor. Yeryüzüne veya yeryüzüne yakın yerlere
bazı yerlerde mağmanın çıkması mümkün. İşte bu Tufanın ne zaman olduğu
hakkında bize bilgi verebilir. Mağmanın da hareketlenmesine sebep olan
ya bir iç hareketlenme veya astronomik bir olaydır. Biz öyle inanıyoruz
ki bu astronomik bir olaydı.
YERDEN YUKARI KAYNAYAN SULARDAN MAKSAT YERYÜZÜNÜN AŞIRI ISINDIĞIDIR
Hazreti Nuhun gemisine bitkilerin de alındığını belirten Dr.
Yavuz Örnek, Gemiye deniz ve tatlı su canlıları ve bitkileri de alındı.
Altı ay su altında kalan her bitki ölmez. Ancak mağmanın sebep olduğu
yüksek sıcaklıktaki sular bitkilerin ölümüne sebep olur. Yeryüzünde bazı
katmanlarda bulunabilecek veya mevcut bulunmuş hayvan kalıntılarının
yaşı orada bulunan bitki kalıntılarının yaşı ile aynı ise bunun tufandan
kalma ihtimalini arttırır.
Bütün dünyada bütün bitkiler ve bütün hayvanlar aynı anda ölüyorsa
muhakkak bir iz kalmıştır. Gemiye hem bitkiler, hem hayvanlar hem de
insanlar alınmıştır. Ancak gemiye deniz canlıları da alınmıştır. Çünkü o
sıcak ve asitli suda deniz canlılarının sağ kalması mümkün değildir.
Altı ay içinde meyva çekirdeklerinin de su içinde bozulmayacağı
söylenebilir ama sıcak su içinde bozulur. O halde yeryüzüne çıkan
yeraltı suları çok sıcaktı. Nitekim Kuran-ı Kerim de bunu haber
veriyor. Şahsi kanaatim yerden yukarı kaynayan sulardan maksat
yeryüzünün aşırı ısındığıdır
dedi.
YERALTI SULARI DÜNYAYI BİR TUFAN ŞEKLİNDE KAPLAYAMAZ
Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek teorisini şu sözlerle sürdürdü:
Burada çok önemli bir konu gündeme geliyor. Bugün yeraltı sularının
tamamı yerüstüne çıksa dahi tufanda belirtilen bir olay olmaz, dünyanın
tamamını su kaplamaz. Dünyanın tamamını dağları aşacak kadar su
yeraltında mevcut değildir. Hemen şu soru akla gelebilir. O zamanki
yeryüzü şekilleri ile şimdiki aynı olamaz ama o zamanda dağların veya
yüksek tepelerin olduğunu Kuran-ı kerimden anlıyoruz, çünkü Nuh
Aleyhisselamın gemisinin Cudiye indiği Kuran-ı Kerimde yazılı. Cudi
Arapçada dağ veya yüksekçe yer demektir.
Yeraltı sularının dünyayı tamamen kaplayamayacağı bir gerçektir. Peki
bu su nereden geldi? Tufandan önce dünyada büyük bir soğuk dönem
yaşandığını ve dünyanın büyük kısmını buzulların kapladığını, buzul
sınırlarının bugünkü sınırlarından iki üç bin km daha ekvatora yakın
bölgelerden başladığını, yeraltındaki mağma hareketi ile bu buzulların
eridiğini ve suların dünyayı tufana götürdüğünü düşünelim. Böyle bir
olayın dünyayı altı ay su altında bırakmayacağı açıktır. Çünkü sular
okyanuslara doğru akarak
yeryüzünde suyun birikmesini önler. Okyanus tabanlarının bugünkünden çok
daha yüksekte olduğunu farz edelim. Evet bu takdirde dünyada bir tufan
vuku bulur ancak buzul çağından önceki havaların normal sıcaklıkta
olduğu çağlarda da dünyanın sular altında kalması lazım gelir ki bu
mümkün değildir. Yani yeraltı suları ve çözünmüş buzullar tufanın gerçek
sebebi değildir.
SU UZAYDAN MI GELDİ?
Tufan olayını bilimsel olarak çözebilecek en mantıklı
yaklaşımın suyun uzaydan geldiği teorisi olduğunu savunan Yavuz Örnek,
Tufana sebep olması mümkün olan başka bir olay daha var. Dünyada
bugünkü kadar su yoktu. Su uzaydan geldi. Tufan olayını bilimsel olarak
çözecek en mantıklı düşünce budur. Bakın Mayalar ne diyor. göklerden
büyük gürültüler geldi ve ardı arkası kesilmeyen yağmurlar gece gündüz
yağdı. Gökler yere iniyordu sanki karalar çöktü ve bir anda her şey sona
eriverdi.
Tabi ki sadece mayaların efsanesi ile böyle bir iddiada bulunamayız.
Ancak yeraltı sularının ve buzulların dünyada bir tufan
oluşturamayacağı da bir gerçektir. Suyun uzaydan geldiğine dair üç delil
vardır. Birincisi Kuranı kerimde bildirilen biz göklerin kapılarını
açtık ayeti kerimesi, yeraltı sularının yetersizliği ve kültürlerdeki
bilgiler. Gerçek şu ki tufanın bütün dünyada olduğunu bildikten sonra
mevcut şartlar içinde böyle bir tufanın oluşması için dünyada bulunan
sudan çok daha fazlasına ihtiyaç vardır ve bu da dünya dışından
gelmiştir dedi.
Örnek, teorisini, Birinci ihtimal bir kuyruklu yıldızdır. Kuyruklu
yıldızlar donmuş su, toz ve gazlardan ibarettir. Dünyanın yörüngesine
giren dev bir kuyruklu yıldız tufana sebep olur. Hem çekimle mağmayı
tetikler, yeraltı sularını yeryüzüne çıkarır hem de bünyesindeki buzun
erimesi ile suyunu dünyaya kaptırır. İkinci ihtimal ay bir astronomik
olayla atmosferini kaybetti. Su buharı ve gazlardan oluşan karışım bin
yıl gibi bir zamanda dünyaya ulaştı. Üçüncü bir ihtimal dünyaya yakın
geçen bir gök cisminin atmosferini dünyaya kaptırması. Dördüncü ve zayıf
bir ihtimal dünyanın aydan başka bir uydusu daha vardı. Atmosferini
dünyaya kaptırdıktan sonra uzayın boşluğuna gitti. Beşinci bir ihtimal
su buhar halinde göktaşları gibi uzayın bilinmeyen bir yerinden geldi
diyerek sürdürdü.
KURAN-I KERİM TEKNİĞİN BUGÜN ÇÖZEMEDİĞİ YÜKSEK FEN İLİMLERİNDEN HABER VERMEKTEDİR
Teorisine destek olarak Kuran-ı Kerimden ayetleri de misal
veren Yavuz Örnek, Kuran-ı Kerimde, ey gök suyu tut deniliyor.
Burada bulutların artık yağmura dönüşmediği anlaşılıyorsa da uzaydan
dünyaya su geldiğini bilmediğimiz için sadece o ihtimali düşünüyoruz.
Eğer dünyaya uzaydan su gelme ihtimali olduğu fen bilim adamları
tarafından bilinseydi o ayetin bu manayı da içerebileceğini
söyleyebilirdik. Yine Kuran-ı Kerimde göğün kapılarını açtık
buyruluyor. Göğün kapıları neye açıldı, gelen suya mı?
Kuran-ı Kerime mana vermekten son derece sakınan biri olarak şunu
hemen ifade edeyim, Kuran-ı Kerim tekniğin bugün çözemediği yüksek fen
ilimlerinden haber vermektedir.
Kuran-ı Kerimde geçen ilmi konulara açıklık getirmek için yapılan
çalışmalar Kuran-ı Kerime mana vermek değildir. Nitekim iki deryayı
ayrı tutan Rabbin ayetinin hikmetini anlamak için denizleri ayıran
boğazlarda ilmi araştırma yapmak kurana mana vermek değildir o ayetin
bildirdiğini bulmaktır, anlamaktır. Bizim de burada yaptığımız aynıdır.
Ey gök suyunu tut ayetinde bildirilen bulutlar mı yoksa uzayın bir
yerinden gelen su mu. Diyelim ki su uzaydan geldi. Uzay boş olduğu için
su moleküllerinin uzayda su şeklinde bulunması imkansızdır. Çünkü
devamlı çarpışan su molekülleri birbirlerini itecekleri için su haline
gelemezler. Ancak su molekülleri birbirlerini çektikleri için çok düşük
yoğunlukta buhar halinde bulunabilirler. Mesela ayda su var deniliyor
elbette ki ayda su olamaz çünkü derhal buharlaşır ama çok soğuk bir
bölgede buz halinde toprağın altında bulunabilir. Toprağın üstünde buz
halinde de bulunamaz çünkü buzun yüzeyinde de buharlaşma olur. Ayda su
varsa çok soğuk bir bölgede yani ayın kutuplarında eksi 180 derece
civarında, buz halinde ve beton gibi sertleşmiş, kayalaşmış toprağın
altındadır dedi.
PEKİ DÜNYAYI KAPLAYAN SULAR NEREYE ÇEKİLDİ
Tufana neden olan aşırı yağmurların ve suyun Tufandan sonra
nereye gittiği sorusunun cevaplanamadığına da dikkat çeken Yavuz Örnek,
Peki dünyayı kaplayan bu sular nereye çekildi? Bir kısmı yeraltına
gitti, nitekim Kuran-ı Kerimde ey yer suyu yut denilmektedir. Ancak
yukarıda da değindiğimiz gibi yeraltına giden sular dünyayı kaplayacak
kadar değildir. Peki suyun gerisine ne oldu?
Tufanın altı ay sürdüğü bildiriliyor. Bu altı ay içinde çok şiddetli
bir kış ile suların bir kısmı kuzey ve güney yarım küresinde buzullaştı.
Mağmadaki hareketlenmeden dolayı üstüne binen ağır su kütlesinin etkisi
ile okyanus tabanları çökmeye başladı. Karalar ise bazı yerlerde
yükselmeye başladı. Çökmenin bugün bilinen jeolojik çökmelerden çok daha
hızlı olması gerekir. Takip eden yıllarda suların bir kısmı yeraltına
giderken bir kısmı da çöken deniz tabanlarına kayarak suların karalardan
yavaş yavaş çekilmesine sebep oldu. Suların bir kısmı da buzulları
oluşturarak su seviyesinin düşmesine sebep oldu.
Tufandan önce dünyada yüksek dağlar yoktu denizler ve okyanuslar bu
kadar derin değildi. Mayalar tufanda karaların çöktüğünü haber
vermektedirler. O halde bir buzul çağının hemen akabinde dünyaya yakın
geçen bir gök cismi tufana sebep oldu denilebilir. Ve bu gök cisminden
yayılan toz bulutları yüzünden dünya yeterli güneş ışığını alamadığı
için çok şiddetli bir kış yaşadı. Böyle bir olay olduysa denizaltındaki
karaların iç kısımlarında ve buzulların içinde bu kalıntılara
rastlanabilir. Nitekim son zamanlarda buzul tabakaları arasında
radyoaktif kalıntılara rastlanmıştır. Ayrıca Altay Türklerinin tufan
efsanelerinde tufandan sonra şiddetli soğukların olduğu yazılıdır
şeklinde konuştu.
İddialarını kendi kurduğu bilim, ilim, projeler, kap projesi, suni bulut ve yağmur, ayda atmosfer, ışığın hızında değişiklik, soğuk atom bombası, KAP projesi, tufan nasıl oluştu, nükleer tehlike son bulacak mı, nötrinonun haberleşmede kullanılması, deprem tahmini, geleceğin e adlı internet sitesinde
yayınlayan ve bilimsel verileri de paylaşan Dr. Yavuz Örnek, son olarak
teorisini şu şekilde özetledi:
Tufanda dünyaya doğru uzaydan milyarlarca ton tutan bir su bulutunun
veya bir kuyruklu yıldızın gelmesi büyük bir ihtimaldir. Yerin çekim
gücüne kapılarak atmosfere karıştı ve şiddetli yağmurları oluşturdu.
Meçhul gök cisminin çekimi ile mağma da yeryüzündeki buzulları eriterek
dünyayı su kapladı. Suyunu kaptıran bu gök cismi bilinmeyen bir gök
cismi olabileceği gibi dünya yörüngesinden ayrılan bir uydu veya şimdiki
tek uydumuz da olabilir.
ilişkin çarpıcı bir teori ortaya attı. Örnek, Nuh Tufanına neden olan
büyük yağmurların ve yeraltı sularının tüm dünyayı etkileyecek
yeterlilikte olmadığını bunun bir gök cisminin etkisiyle olduğunu iddia
etti. Örnek iddiasını Kuran-ı Kerimden örnekler vererek de ispatlamaya
çalıştı.
İnsanlık tarihinin en önemli ortak hikayelerinden biri olan ve
Kuran-ı Kerimde de geçen Nuh Tufanının nasıl gerçekleştiği bilimsel
olarak henüz kanıtlanabilmiş değil. İslamiyet öncesi Türkler dahil olmak
üzere Sümerler, Asurlar ve Babiller, Tufan konusunda önemli veriler
bıraktıkları gibi, İncil, Tevrat ve son olarak Kuran-ı Kerim gibi
kutsal kitaplarda da Büyük Tufan anlatılmaktadır. Ancak Büyük Tufana
neden olan suyun nereden gelip nereye gittiği, Tufanın tüm dünyada mı
yoksa sadece bir bölgede mi olduğu, ya da Tufandan sadece gemiye
binenlerin mi yoksa başkalarının da mı kurtulduğu gibi sorular henüz
bilimsel olarak cevap bulamadı.
Bu sorulara cevap arayan bilim adamlarından birisi de İstanbul
Üniversitesinden Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek. Örnek, bilinen Tufan
teorilerine farklı bir bakış açısıyla yaklaşarak çok çarpıcı bir
iddiayla gündeme geldi. Yavuz Örnek, Bazı bilim adamları dünyaya yakın
geçen bir gök cisminin yeraltı sularını yeryüzüne çektiğini ve şiddetli
yağışların olduğunu tahmin etmektedirler. Bizim burada ileri süreceğimiz
teoride de bir gök cisminin etkisi olduğu vurgulanacaktır. Ancak bugün
dünyadaki bütün yeraltı
sularının tamamı yeryüzüne çıksa bile bir Tufan için yeterli değildir.
Zaten bunu söyleyenler Tufanın bütün dünyada değil sadece bir bölgede
olduğuna inanmaktadırlar. Kendileri de bilmektedir ki yeraltının bütün
suları dünyayı kaplamaz diyerek teorisinin başlangıç kaynağını
açıkladı.
BU ASTRONOMİK BİR OLAYDI
Yaptığı araştırmalar sonucunda Tufanın astronomik bir olay
olduğuna inandığını belirten Yavuz Örnek, Tufanda yeraltından suların
fışkırdığı ve şiddetli yağmurların yağdığı Kuran-ı Kerimde
bildirilmektedir. Tevratta ve İncilde ve hatta bazı çok eski yazılı
kaynaklarda da bundan bahsedilmektedir. Yerden suların kaynaması yeraltı
sularının yeryüzüne çıkması anlamı taşır ki bunun fiziksel bir olay
sonucu olduğu apaçıktır. Yeraltı sularının yeryüzüne çıkmasını bazı
sebeplere dayandırabiliriz.
Birincisi mağmadaki hareketlenme. Bütün dünya çapında mağmada
yeryüzüne doğru bir hareketlenme olduysa yeraltı suları ısınarak
yeryüzüne çıkabilir, sıcak olduğu için buharlaşarak şiddetli yağmurların
yağmasına sebep olabilir. Nitekim Kuran-ı Kerimde yerden su
kaynıyordu deniliyor. Tabi ki bu yerden su fışkırıyordu manası da taşır.
Ayrıca Kuran-ı Kerimde bahsi geçen tandır kelimesini bazı
tefsirciler dünya, yer olarak tefsir etmişlerdir. Yani bu ayetten
yeraltından sıcaklığın yeryüzüne doğru çıktığını
anlayabiliriz.
Dünyanın ısısında bir artışın olduğu muhakkak. Buna sebep olanda
mağmadır. Mağma hareketlendi ise dünya yüzünde şiddetli depremlerin
olması gerekiyor ki Altay Türklerinin tufan efsanesinde şiddetli
depremlerin olduğu belirtiliyor. Yeryüzüne veya yeryüzüne yakın yerlere
bazı yerlerde mağmanın çıkması mümkün. İşte bu Tufanın ne zaman olduğu
hakkında bize bilgi verebilir. Mağmanın da hareketlenmesine sebep olan
ya bir iç hareketlenme veya astronomik bir olaydır. Biz öyle inanıyoruz
ki bu astronomik bir olaydı.
YERDEN YUKARI KAYNAYAN SULARDAN MAKSAT YERYÜZÜNÜN AŞIRI ISINDIĞIDIR
Hazreti Nuhun gemisine bitkilerin de alındığını belirten Dr.
Yavuz Örnek, Gemiye deniz ve tatlı su canlıları ve bitkileri de alındı.
Altı ay su altında kalan her bitki ölmez. Ancak mağmanın sebep olduğu
yüksek sıcaklıktaki sular bitkilerin ölümüne sebep olur. Yeryüzünde bazı
katmanlarda bulunabilecek veya mevcut bulunmuş hayvan kalıntılarının
yaşı orada bulunan bitki kalıntılarının yaşı ile aynı ise bunun tufandan
kalma ihtimalini arttırır.
Bütün dünyada bütün bitkiler ve bütün hayvanlar aynı anda ölüyorsa
muhakkak bir iz kalmıştır. Gemiye hem bitkiler, hem hayvanlar hem de
insanlar alınmıştır. Ancak gemiye deniz canlıları da alınmıştır. Çünkü o
sıcak ve asitli suda deniz canlılarının sağ kalması mümkün değildir.
Altı ay içinde meyva çekirdeklerinin de su içinde bozulmayacağı
söylenebilir ama sıcak su içinde bozulur. O halde yeryüzüne çıkan
yeraltı suları çok sıcaktı. Nitekim Kuran-ı Kerim de bunu haber
veriyor. Şahsi kanaatim yerden yukarı kaynayan sulardan maksat
yeryüzünün aşırı ısındığıdır
dedi.
YERALTI SULARI DÜNYAYI BİR TUFAN ŞEKLİNDE KAPLAYAMAZ
Yrd. Doç. Dr. Yavuz Örnek teorisini şu sözlerle sürdürdü:
Burada çok önemli bir konu gündeme geliyor. Bugün yeraltı sularının
tamamı yerüstüne çıksa dahi tufanda belirtilen bir olay olmaz, dünyanın
tamamını su kaplamaz. Dünyanın tamamını dağları aşacak kadar su
yeraltında mevcut değildir. Hemen şu soru akla gelebilir. O zamanki
yeryüzü şekilleri ile şimdiki aynı olamaz ama o zamanda dağların veya
yüksek tepelerin olduğunu Kuran-ı kerimden anlıyoruz, çünkü Nuh
Aleyhisselamın gemisinin Cudiye indiği Kuran-ı Kerimde yazılı. Cudi
Arapçada dağ veya yüksekçe yer demektir.
Yeraltı sularının dünyayı tamamen kaplayamayacağı bir gerçektir. Peki
bu su nereden geldi? Tufandan önce dünyada büyük bir soğuk dönem
yaşandığını ve dünyanın büyük kısmını buzulların kapladığını, buzul
sınırlarının bugünkü sınırlarından iki üç bin km daha ekvatora yakın
bölgelerden başladığını, yeraltındaki mağma hareketi ile bu buzulların
eridiğini ve suların dünyayı tufana götürdüğünü düşünelim. Böyle bir
olayın dünyayı altı ay su altında bırakmayacağı açıktır. Çünkü sular
okyanuslara doğru akarak
yeryüzünde suyun birikmesini önler. Okyanus tabanlarının bugünkünden çok
daha yüksekte olduğunu farz edelim. Evet bu takdirde dünyada bir tufan
vuku bulur ancak buzul çağından önceki havaların normal sıcaklıkta
olduğu çağlarda da dünyanın sular altında kalması lazım gelir ki bu
mümkün değildir. Yani yeraltı suları ve çözünmüş buzullar tufanın gerçek
sebebi değildir.
SU UZAYDAN MI GELDİ?
Tufan olayını bilimsel olarak çözebilecek en mantıklı
yaklaşımın suyun uzaydan geldiği teorisi olduğunu savunan Yavuz Örnek,
Tufana sebep olması mümkün olan başka bir olay daha var. Dünyada
bugünkü kadar su yoktu. Su uzaydan geldi. Tufan olayını bilimsel olarak
çözecek en mantıklı düşünce budur. Bakın Mayalar ne diyor. göklerden
büyük gürültüler geldi ve ardı arkası kesilmeyen yağmurlar gece gündüz
yağdı. Gökler yere iniyordu sanki karalar çöktü ve bir anda her şey sona
eriverdi.
Tabi ki sadece mayaların efsanesi ile böyle bir iddiada bulunamayız.
Ancak yeraltı sularının ve buzulların dünyada bir tufan
oluşturamayacağı da bir gerçektir. Suyun uzaydan geldiğine dair üç delil
vardır. Birincisi Kuranı kerimde bildirilen biz göklerin kapılarını
açtık ayeti kerimesi, yeraltı sularının yetersizliği ve kültürlerdeki
bilgiler. Gerçek şu ki tufanın bütün dünyada olduğunu bildikten sonra
mevcut şartlar içinde böyle bir tufanın oluşması için dünyada bulunan
sudan çok daha fazlasına ihtiyaç vardır ve bu da dünya dışından
gelmiştir dedi.
Örnek, teorisini, Birinci ihtimal bir kuyruklu yıldızdır. Kuyruklu
yıldızlar donmuş su, toz ve gazlardan ibarettir. Dünyanın yörüngesine
giren dev bir kuyruklu yıldız tufana sebep olur. Hem çekimle mağmayı
tetikler, yeraltı sularını yeryüzüne çıkarır hem de bünyesindeki buzun
erimesi ile suyunu dünyaya kaptırır. İkinci ihtimal ay bir astronomik
olayla atmosferini kaybetti. Su buharı ve gazlardan oluşan karışım bin
yıl gibi bir zamanda dünyaya ulaştı. Üçüncü bir ihtimal dünyaya yakın
geçen bir gök cisminin atmosferini dünyaya kaptırması. Dördüncü ve zayıf
bir ihtimal dünyanın aydan başka bir uydusu daha vardı. Atmosferini
dünyaya kaptırdıktan sonra uzayın boşluğuna gitti. Beşinci bir ihtimal
su buhar halinde göktaşları gibi uzayın bilinmeyen bir yerinden geldi
diyerek sürdürdü.
KURAN-I KERİM TEKNİĞİN BUGÜN ÇÖZEMEDİĞİ YÜKSEK FEN İLİMLERİNDEN HABER VERMEKTEDİR
Teorisine destek olarak Kuran-ı Kerimden ayetleri de misal
veren Yavuz Örnek, Kuran-ı Kerimde, ey gök suyu tut deniliyor.
Burada bulutların artık yağmura dönüşmediği anlaşılıyorsa da uzaydan
dünyaya su geldiğini bilmediğimiz için sadece o ihtimali düşünüyoruz.
Eğer dünyaya uzaydan su gelme ihtimali olduğu fen bilim adamları
tarafından bilinseydi o ayetin bu manayı da içerebileceğini
söyleyebilirdik. Yine Kuran-ı Kerimde göğün kapılarını açtık
buyruluyor. Göğün kapıları neye açıldı, gelen suya mı?
Kuran-ı Kerime mana vermekten son derece sakınan biri olarak şunu
hemen ifade edeyim, Kuran-ı Kerim tekniğin bugün çözemediği yüksek fen
ilimlerinden haber vermektedir.
Kuran-ı Kerimde geçen ilmi konulara açıklık getirmek için yapılan
çalışmalar Kuran-ı Kerime mana vermek değildir. Nitekim iki deryayı
ayrı tutan Rabbin ayetinin hikmetini anlamak için denizleri ayıran
boğazlarda ilmi araştırma yapmak kurana mana vermek değildir o ayetin
bildirdiğini bulmaktır, anlamaktır. Bizim de burada yaptığımız aynıdır.
Ey gök suyunu tut ayetinde bildirilen bulutlar mı yoksa uzayın bir
yerinden gelen su mu. Diyelim ki su uzaydan geldi. Uzay boş olduğu için
su moleküllerinin uzayda su şeklinde bulunması imkansızdır. Çünkü
devamlı çarpışan su molekülleri birbirlerini itecekleri için su haline
gelemezler. Ancak su molekülleri birbirlerini çektikleri için çok düşük
yoğunlukta buhar halinde bulunabilirler. Mesela ayda su var deniliyor
elbette ki ayda su olamaz çünkü derhal buharlaşır ama çok soğuk bir
bölgede buz halinde toprağın altında bulunabilir. Toprağın üstünde buz
halinde de bulunamaz çünkü buzun yüzeyinde de buharlaşma olur. Ayda su
varsa çok soğuk bir bölgede yani ayın kutuplarında eksi 180 derece
civarında, buz halinde ve beton gibi sertleşmiş, kayalaşmış toprağın
altındadır dedi.
PEKİ DÜNYAYI KAPLAYAN SULAR NEREYE ÇEKİLDİ
Tufana neden olan aşırı yağmurların ve suyun Tufandan sonra
nereye gittiği sorusunun cevaplanamadığına da dikkat çeken Yavuz Örnek,
Peki dünyayı kaplayan bu sular nereye çekildi? Bir kısmı yeraltına
gitti, nitekim Kuran-ı Kerimde ey yer suyu yut denilmektedir. Ancak
yukarıda da değindiğimiz gibi yeraltına giden sular dünyayı kaplayacak
kadar değildir. Peki suyun gerisine ne oldu?
Tufanın altı ay sürdüğü bildiriliyor. Bu altı ay içinde çok şiddetli
bir kış ile suların bir kısmı kuzey ve güney yarım küresinde buzullaştı.
Mağmadaki hareketlenmeden dolayı üstüne binen ağır su kütlesinin etkisi
ile okyanus tabanları çökmeye başladı. Karalar ise bazı yerlerde
yükselmeye başladı. Çökmenin bugün bilinen jeolojik çökmelerden çok daha
hızlı olması gerekir. Takip eden yıllarda suların bir kısmı yeraltına
giderken bir kısmı da çöken deniz tabanlarına kayarak suların karalardan
yavaş yavaş çekilmesine sebep oldu. Suların bir kısmı da buzulları
oluşturarak su seviyesinin düşmesine sebep oldu.
Tufandan önce dünyada yüksek dağlar yoktu denizler ve okyanuslar bu
kadar derin değildi. Mayalar tufanda karaların çöktüğünü haber
vermektedirler. O halde bir buzul çağının hemen akabinde dünyaya yakın
geçen bir gök cismi tufana sebep oldu denilebilir. Ve bu gök cisminden
yayılan toz bulutları yüzünden dünya yeterli güneş ışığını alamadığı
için çok şiddetli bir kış yaşadı. Böyle bir olay olduysa denizaltındaki
karaların iç kısımlarında ve buzulların içinde bu kalıntılara
rastlanabilir. Nitekim son zamanlarda buzul tabakaları arasında
radyoaktif kalıntılara rastlanmıştır. Ayrıca Altay Türklerinin tufan
efsanelerinde tufandan sonra şiddetli soğukların olduğu yazılıdır
şeklinde konuştu.
İddialarını kendi kurduğu bilim, ilim, projeler, kap projesi, suni bulut ve yağmur, ayda atmosfer, ışığın hızında değişiklik, soğuk atom bombası, KAP projesi, tufan nasıl oluştu, nükleer tehlike son bulacak mı, nötrinonun haberleşmede kullanılması, deprem tahmini, geleceğin e adlı internet sitesinde
yayınlayan ve bilimsel verileri de paylaşan Dr. Yavuz Örnek, son olarak
teorisini şu şekilde özetledi:
Tufanda dünyaya doğru uzaydan milyarlarca ton tutan bir su bulutunun
veya bir kuyruklu yıldızın gelmesi büyük bir ihtimaldir. Yerin çekim
gücüne kapılarak atmosfere karıştı ve şiddetli yağmurları oluşturdu.
Meçhul gök cisminin çekimi ile mağma da yeryüzündeki buzulları eriterek
dünyayı su kapladı. Suyunu kaptıran bu gök cismi bilinmeyen bir gök
cismi olabileceği gibi dünya yörüngesinden ayrılan bir uydu veya şimdiki
tek uydumuz da olabilir.