-
- Üyelik Tarihi
- 24 Mar 2017
-
- Mesajlar
- 4,579
-
- MFC Puanı
- 1,437
Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevinin 100üncü gününde: Kalp yetmezliği başladı
Kanun hükmünde kararname ile işlerinden olan akademisyen Nuriye Gülmen ve ilkokul öğretmeni Semih Özakça açlık grevinin 100'üncü gününe girdi. Uğradıkları haksızlığın son bulması ve işlerine iade edilme talebiyle başlattıkları açlık grevi devam ederken 23 Mayıs günü gözaltına alınıp sonrasında tutuklanarak cezaevine konan Gülmen ve Özakça'nın sağlık durumları için oldukça kritik bir evreye girildi.
Gülmen ve Özakça, KHK ile ihraç edildikleri işlerine iade talebiyle 120 gün boyunca Ankaradaki Yüksel caddesinde protesto yaptıktan sonra açlık grevine başlamışlardı.
Sincan cezaevinde tutuklu bulunan iki ismin, açlık grevinin 100üncü gününde sağlık durumları ile ilgili bilgiyi BBC Türkçeye konuşan avukatları Engin Gökoğlu şöyle anlatıyor:
Her geçen gün ömürlerinden yiyorlar diyebiliriz. Nuriye artık bizim görüşlerimize tekerlekli sandalyeyle geliyor. Normalde avukat görüşleri hücrelerinden çıkıp yürüyerek geldikleri bir yer. Ama artık bir destek olmaksızın, bir gardiyan refakati olmaksızın, tekerlekli sandalyeye binmeksizin asla yürüyüp gelemiyor.
KALEM TUTAMAZ HALDE
Çok ağrı çektiğini, kaslarında ağrı olduğunu söylüyor. Önceleri savunmasına yönelik notlar alıyordu. İki gün önce gördüğümüzde kalem bile tutamaz haldeydi.
Semih Hoca, Nuriyeye göre biraz daha iyi. Görüş alanına yürüyerek gidip gelebiliyor ama onun da ağız içinde yaralar var. Onlar iyileşmedi hala.
Nuriye gün boyu yatakta. Tuvalete çıkamıyor artık. 46 kiloya düştü. Sağlık durumu gittikçe kötüleşiyor. Zihni açık, morali yerinde ama acılar çekiyor.
Nuriye Hoca yatağa bağımlı. Semih açısından da bu süreç çok yakın. Bu durum ilerlerse daha başka yıkımlar olacaktır.
Açlık grevinde kritik evreye aslında 45inci gün itibarıyla giriliyor, 60ıncı günden sonra ise ölümler görülebiliyor.
Ankara Tabip Odası (ATO) geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, açlık grevinin 90ıncı gününde ortaya çıkabilecek durumları şöyle özetlemişti:
Şiddetli karın ağrısı,
Yüksek riskli ve ilerleyici kilo kaybı,
Kas doku yıkımı,
Böbrek fonksiyonlarında belirgin bozulma ve buna bağlı kan elektrolit değerlerinde dengesizlik,
Kan elektrolit değerlerindeki bozulmaya bağlı kas kontrolünün ortadan kalkması,
Kalp ritminde düzensizlik, kalp kası yıkımı,
Kas ve kemik ağrıları,
Vücut ısı kontrolünün bozulmasına bağlı hipotermi,
Kan hücre sayısında belirgin düşme,
Bağışıklık sisteminde ciddi zayıflama,
Ölümcül enfeksiyonlara karşı düşkün hale gelme,
Çoklu organ yetmezliği ve geri dönüşümü mümkün olmayan doku bozukluğu
MUAYENE EDİLMELERİNE İZİN VERİLMİYOR
ATOnun halen Nuriye Gülmen ve Semih Özakçayı bizzat muayene etmelerine Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmiyor.
Ancak ATO Başkanı Dr. Vedat Bulut, edindikleri bilgiler ışığında, açlık grevinde 100üncü gün itibarıyla durumun hayli kritik olduğunu söylüyor:
Özellikle Nuriyenin durumu daha ağır. Şu anda kalp yetmezlik bulguları var, yataktan kalkamıyor. Semihin solunum yolu enfeksiyonu vardı, antibiyotik kullanmıyor. Bunların hepsi yaşam süresini kısaltıcı faktörlerdir.
Şu anda nörolojik bulgular başlamış durumda. Kalp yetmezliği başlamış durumda. Çünkü protein harcandığı ve elektrolit dengesi bozulduğu zaman, sodyum-potasyum dengeleri bozulduğu zaman kalp kasları yeterince fonksiyon görmüyor. Onlar bozulmuş durumda.
Bir de enfeksiyona, bulaşıcı hastalıklara yatkınlık var. Diğer büyük tehlike de o. Bir hastane enfeksiyonu ne kadar tehlikeliyse bir hapishane enfeksiyonu da o kadar tehlikelidir. Hapishanede bulunmaları, tutuklu olmaları yaşam süresini kısaltıcı bir etki yapıyor.
Dr. Bulut, Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın Wernicke-Korsakoff sendromuna girmelerinin de an meselesi olduğunu söylüyor.
Bu duruma sürüklenen vakaların ise yüzde 17sinin hayatlarını kaybettiğini, yüzde 75inin de ya enfeksiyonlarla yaşamlarını yitirdiklerini ya da kalıcı hasarla yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor.
Semih Özakçanın eşi de açlık grevine girdi
Semih Özakçanın eşi Esra, taleplerinin halen geçerliliğini koruduğunu, açlık grevlerinin ancak işlerine iadeleri ya da bu yönde somut bir adım atılması halinde son bulacağını söylüyor.
Esra Özakça, İki eğitimcinin hayatları söz konusu. İkisi için de çok endişeliyiz. Bir an önce bir adım atılmasını istiyoruz. Bu bir hukuk skandalı. İşlerine döndükleri an bitirecekler açlık grevini. Bu iş o kadar basit ki. 400-500 insan zaten dönüş KHKlarıyla işlerine iade edildi, diye konuşuyor.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın tutuklanmalarının ardından kendisi de açlık grevine başlayan Esra Özakça sözlerini şöyle sürdürüyor:
Açlık grevi tabii ki hoş bir eylem değil. Biz de istemezdik bunu yapmak. Ama birçok mücadele yöntemi denedik, olmadı. 75inci günde Nuriye ve Semihin tutuklanması üzerine, bunu kabul edemediğimiz için biz de açlık grevine başladık. Zaten bu noktada yemek yemek de mümkün değil açıkçası.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın aileleri, 15 Mayıs 2017de, açlık grevinin 69uncu gününde Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve AKP milletvekili Yasin Aktayla görüşmelerde bulunmuşlardı. Ancak bu görüşme neticesinde açlık grevinin sonlandırılması yönünde bir mutabakata varılamamıştı. Aileler, bunun akabinde hükümetle herhangi bir başka temas olmadığını söylüyor.
Davanın ilk duruşması 14 Eylülde
Gülmen ve Özakça için hazırlanan iddianamede, haklarında silahlı terör örgütüne üye olmak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası talebinde bulunulmuştu.
İddianamede eylemleri masum bir hak arama talebinden çıktı gibi ifadeler de yer almıştı.
Davanın ilk duruşması için 14 Eylül 2017 tarihine gün verildi. Ancak Avukat Engin Gökoğlu bu tarihi öne çekmeye çalıştıklarını, müvekkillerinin o tarihte hakim önüne çıkıp çıkamayacaklarının belli olmadığını söylüyor.
Gökoğlu, davanın reddi için Anayasa Mahkemesine başvuru hazırlığı içinde olduklarını, AYM başvurularının ardından 24 saat içinde tedbir talebi gelmemesi durumunda da konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacaklarını belirtiyor.
Bugün açlık grevinin 100üncü günü nedeniyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça adına bir iftar sofrası kurulması, insan hakları anıtına 100 adet çiçek bırakılması, 100 avukatın Sakarya Meydanında bir gösteri düzenlemesi gibi etkinlikler planlanıyor.
ATO Başkanı Vedat Bulut, sağlık emekçileri olarak kendilerinin de insan hakları anıtına çiçek bırakacaklarını belirttikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:
İnsanlar yaşasın, daha rahat koşullarda işlerine, aşlarına sahip olsunlar, açlık grevlerinde ölmesinler diyerek talebimizi yineleyeceğiz. Ancak hükümetin geri adım atacağı konusunda pek iyimser değilim. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde bir şey olmazsa Nuriye ve Semih kaybedilebilir. Şu an her gün tehlike var.
Kanun hükmünde kararname ile işlerinden olan akademisyen Nuriye Gülmen ve ilkokul öğretmeni Semih Özakça açlık grevinin 100'üncü gününe girdi. Uğradıkları haksızlığın son bulması ve işlerine iade edilme talebiyle başlattıkları açlık grevi devam ederken 23 Mayıs günü gözaltına alınıp sonrasında tutuklanarak cezaevine konan Gülmen ve Özakça'nın sağlık durumları için oldukça kritik bir evreye girildi.
Gülmen ve Özakça, KHK ile ihraç edildikleri işlerine iade talebiyle 120 gün boyunca Ankaradaki Yüksel caddesinde protesto yaptıktan sonra açlık grevine başlamışlardı.
Sincan cezaevinde tutuklu bulunan iki ismin, açlık grevinin 100üncü gününde sağlık durumları ile ilgili bilgiyi BBC Türkçeye konuşan avukatları Engin Gökoğlu şöyle anlatıyor:
Her geçen gün ömürlerinden yiyorlar diyebiliriz. Nuriye artık bizim görüşlerimize tekerlekli sandalyeyle geliyor. Normalde avukat görüşleri hücrelerinden çıkıp yürüyerek geldikleri bir yer. Ama artık bir destek olmaksızın, bir gardiyan refakati olmaksızın, tekerlekli sandalyeye binmeksizin asla yürüyüp gelemiyor.
KALEM TUTAMAZ HALDE
Çok ağrı çektiğini, kaslarında ağrı olduğunu söylüyor. Önceleri savunmasına yönelik notlar alıyordu. İki gün önce gördüğümüzde kalem bile tutamaz haldeydi.
Semih Hoca, Nuriyeye göre biraz daha iyi. Görüş alanına yürüyerek gidip gelebiliyor ama onun da ağız içinde yaralar var. Onlar iyileşmedi hala.
Nuriye gün boyu yatakta. Tuvalete çıkamıyor artık. 46 kiloya düştü. Sağlık durumu gittikçe kötüleşiyor. Zihni açık, morali yerinde ama acılar çekiyor.
Nuriye Hoca yatağa bağımlı. Semih açısından da bu süreç çok yakın. Bu durum ilerlerse daha başka yıkımlar olacaktır.
Açlık grevinde kritik evreye aslında 45inci gün itibarıyla giriliyor, 60ıncı günden sonra ise ölümler görülebiliyor.
Ankara Tabip Odası (ATO) geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamada, açlık grevinin 90ıncı gününde ortaya çıkabilecek durumları şöyle özetlemişti:
Şiddetli karın ağrısı,
Yüksek riskli ve ilerleyici kilo kaybı,
Kas doku yıkımı,
Böbrek fonksiyonlarında belirgin bozulma ve buna bağlı kan elektrolit değerlerinde dengesizlik,
Kan elektrolit değerlerindeki bozulmaya bağlı kas kontrolünün ortadan kalkması,
Kalp ritminde düzensizlik, kalp kası yıkımı,
Kas ve kemik ağrıları,
Vücut ısı kontrolünün bozulmasına bağlı hipotermi,
Kan hücre sayısında belirgin düşme,
Bağışıklık sisteminde ciddi zayıflama,
Ölümcül enfeksiyonlara karşı düşkün hale gelme,
Çoklu organ yetmezliği ve geri dönüşümü mümkün olmayan doku bozukluğu
MUAYENE EDİLMELERİNE İZİN VERİLMİYOR
ATOnun halen Nuriye Gülmen ve Semih Özakçayı bizzat muayene etmelerine Adalet Bakanlığı tarafından izin verilmiyor.
Ancak ATO Başkanı Dr. Vedat Bulut, edindikleri bilgiler ışığında, açlık grevinde 100üncü gün itibarıyla durumun hayli kritik olduğunu söylüyor:
Özellikle Nuriyenin durumu daha ağır. Şu anda kalp yetmezlik bulguları var, yataktan kalkamıyor. Semihin solunum yolu enfeksiyonu vardı, antibiyotik kullanmıyor. Bunların hepsi yaşam süresini kısaltıcı faktörlerdir.
Şu anda nörolojik bulgular başlamış durumda. Kalp yetmezliği başlamış durumda. Çünkü protein harcandığı ve elektrolit dengesi bozulduğu zaman, sodyum-potasyum dengeleri bozulduğu zaman kalp kasları yeterince fonksiyon görmüyor. Onlar bozulmuş durumda.
Bir de enfeksiyona, bulaşıcı hastalıklara yatkınlık var. Diğer büyük tehlike de o. Bir hastane enfeksiyonu ne kadar tehlikeliyse bir hapishane enfeksiyonu da o kadar tehlikelidir. Hapishanede bulunmaları, tutuklu olmaları yaşam süresini kısaltıcı bir etki yapıyor.
Dr. Bulut, Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın Wernicke-Korsakoff sendromuna girmelerinin de an meselesi olduğunu söylüyor.
Bu duruma sürüklenen vakaların ise yüzde 17sinin hayatlarını kaybettiğini, yüzde 75inin de ya enfeksiyonlarla yaşamlarını yitirdiklerini ya da kalıcı hasarla yaşamak zorunda kaldıklarını belirtiyor.
Semih Özakçanın eşi de açlık grevine girdi
Semih Özakçanın eşi Esra, taleplerinin halen geçerliliğini koruduğunu, açlık grevlerinin ancak işlerine iadeleri ya da bu yönde somut bir adım atılması halinde son bulacağını söylüyor.
Esra Özakça, İki eğitimcinin hayatları söz konusu. İkisi için de çok endişeliyiz. Bir an önce bir adım atılmasını istiyoruz. Bu bir hukuk skandalı. İşlerine döndükleri an bitirecekler açlık grevini. Bu iş o kadar basit ki. 400-500 insan zaten dönüş KHKlarıyla işlerine iade edildi, diye konuşuyor.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın tutuklanmalarının ardından kendisi de açlık grevine başlayan Esra Özakça sözlerini şöyle sürdürüyor:
Açlık grevi tabii ki hoş bir eylem değil. Biz de istemezdik bunu yapmak. Ama birçok mücadele yöntemi denedik, olmadı. 75inci günde Nuriye ve Semihin tutuklanması üzerine, bunu kabul edemediğimiz için biz de açlık grevine başladık. Zaten bu noktada yemek yemek de mümkün değil açıkçası.
Nuriye Gülmen ve Semih Özakçanın aileleri, 15 Mayıs 2017de, açlık grevinin 69uncu gününde Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli ve AKP milletvekili Yasin Aktayla görüşmelerde bulunmuşlardı. Ancak bu görüşme neticesinde açlık grevinin sonlandırılması yönünde bir mutabakata varılamamıştı. Aileler, bunun akabinde hükümetle herhangi bir başka temas olmadığını söylüyor.
Davanın ilk duruşması 14 Eylülde
Gülmen ve Özakça için hazırlanan iddianamede, haklarında silahlı terör örgütüne üye olmak, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanununa muhalefet ve terör örgütü propagandası yapmak suçlarından 20 yıla kadar hapis cezası talebinde bulunulmuştu.
İddianamede eylemleri masum bir hak arama talebinden çıktı gibi ifadeler de yer almıştı.
Davanın ilk duruşması için 14 Eylül 2017 tarihine gün verildi. Ancak Avukat Engin Gökoğlu bu tarihi öne çekmeye çalıştıklarını, müvekkillerinin o tarihte hakim önüne çıkıp çıkamayacaklarının belli olmadığını söylüyor.
Gökoğlu, davanın reddi için Anayasa Mahkemesine başvuru hazırlığı içinde olduklarını, AYM başvurularının ardından 24 saat içinde tedbir talebi gelmemesi durumunda da konuyu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıyacaklarını belirtiyor.
Bugün açlık grevinin 100üncü günü nedeniyle Nuriye Gülmen ve Semih Özakça adına bir iftar sofrası kurulması, insan hakları anıtına 100 adet çiçek bırakılması, 100 avukatın Sakarya Meydanında bir gösteri düzenlemesi gibi etkinlikler planlanıyor.
ATO Başkanı Vedat Bulut, sağlık emekçileri olarak kendilerinin de insan hakları anıtına çiçek bırakacaklarını belirttikten sonra sözlerini şöyle tamamlıyor:
İnsanlar yaşasın, daha rahat koşullarda işlerine, aşlarına sahip olsunlar, açlık grevlerinde ölmesinler diyerek talebimizi yineleyeceğiz. Ancak hükümetin geri adım atacağı konusunda pek iyimser değilim. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde bir şey olmazsa Nuriye ve Semih kaybedilebilir. Şu an her gün tehlike var.