• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Osmanlılarda Savaş Teknolojisi

OBERON

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
20 Kas 2016
Konular
2,670
Mesajlar
2,919
MFC Puanı
1,410
Osmanlılarda Savaş Teknolojisi

Osmanlıların atesli silahları ilk kullandıkları tarih tam olarak bilinmemektedir. Ancak
bu teknolojiyi Avrupa’dan erken tarihlerde almıslar ve kullanmıslardır. 14. yüzyılda atesli
silahlarla ilgili yenilikleri Avrupa devletlerinden öğrenen Sırpların bu silahların Osmanlılara
girisinde önemli rol oynadıkları bilinmektedir. Yine bu dönemlerde, Osmanlıların Batı’dan
silah satın almaya basladıklarını gösteren vesikalar da bulunmaktadır.

Osmanlılarda 15. ve 16. yüzyıllarda, silah ve özellikle top teknolojisi oldukça gelismis
düzeydeydi. Osmanlılar, 14. yüzyıl sonlarına doğru ordularında top kullanmıslar8 ve 1450-
1550 yılları arasında da, gerek teknolojik yeterlilik gerekse kullanım yeteneği açısından
dünyadaki en iyi topçuluk sistemine sahip olmuslardır.

Osmanlı ordusunda top ilk kez, 1386’da Karamanoğulları ile yapılan savasta, daha sonra
da 1389’da Birinci Kosova Savası’nda kullanıldı. Tahrip güçleri zayıf olan bu toplar daha
sonra teknik olarak oldukça gelistirilebilmis ve 1439’larda kale dövebilecek ve yıkabilecek,
1444’lerde ise gemi batırabilecek düzeye erismislerdir.

Fatih Sultan Mehmed, Đstanbul’un fethi için topa büyük önem vermis ve yerli ve yabancı
uzmanlardan yararlanmıs, hatta bizzat kendisi balistikçi gibi çalısarak topçuluğun gelismesine
katkılarda bulunmustur. Fatih, Đstanbul’u fethetmek için güçlü topların gerektiğini anlamıs ve
bu amaçla Edirne’de dökümhâneler kurdurtmustur. Bu dökümhânelerde Saruca Usta,
Müslihiddin Usta, Macar asıllı Urban ve Cenevizli Donar gibi topçuluk alanında uzman
kisiler çalısmıslardır.

Fatih döneminde topların hem çapı hem de tahrip gücü arttırılmıs ve barut üretme
metodları gelistirilmistir. Zira iri güllelerin uzak mesafelere atılması, gülle ve namlu
problemlerinin yanısıra sıkıstırılmıs barutun çok kısa sürede alev almasıyla mümkündü.

Topun tahrip gücü 15. yüzyılın ikinci yarısı boyunca gelistirilmis, bu sayede top 16.
yüzyılın baslarında Osmanlı Devleti’nin askeri genislemesinin en önemli unsurlarından biri
haline gelmis ve 1522’de Rodos’un alınmasında, 1526’da Mohaç Meydan Muharebesi’nde
Osmanlı topçu atesi galibiyeti belirleyen temel etken olmustur.

16. yüzyılın ilk yarılarında Avrupa topçuluğundan daha etkin olan Osmanlı topçuluğu
17. yüzyıl boyunca gerilemis ve 18. yüzyılın ikinci yarısında açık bir düsüs yasamıstır. 18.
yüzyılın sonlarında ise yeni düzenlemelere gidilmistir.

Osmanlının en büyük top dökümhânesi Galata suru dısında Kılıç Ali Pasa Camii
yakınında, simdi Tophane denilen yerdeydi. Bu dökümhâne Fatih tarafından yaptırılmıs ve II.
Bayezid tarafından tamamlanmıstır. Kanuni zamanında ise Tophane binası yıktırılmıs ve daha
büyük ölçüde yeniden insa edilmistir.

Osmanlı Devleti’nin en büyük top döküm yeri Tophane olmakla beraber ülkenin değisik
yörelerinde, Belgrad, Semendire Sancağı’nda Baç, Budin, Đskodra, Praviste, Gülamber,
Tımısvar gibi merkezlerde de top döküm imalathâneleri bulunmaktaydı. Topa lazım olan
demir, Rumeli Anadolu’daki madenlerden tedarik edilirdi. Gülleler ise çesitli büyüklükte ve
topların çesitine göre maden çıkan yerlerde dökülürdü. Tas gülle atan toplar da vardı.13
15. yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı ordusunda atesli silahlar içinde topun yanısıra
tüfekte kullanılmıstır. Fatih devrinde orduda bir tüfekçi fırkası mevcuttu. 16. yüzyılda tüfek
imalatı devlet tarafından yapılmaya baslanmıs ve Osmanlı ordusu top ve tüfeği belirli bir
strateji içerisinde kullanarak basarıya ulasmıstır.

Osmanlılar Balkanlar’daki savaslarda büyük ölçüde tüfek ele geçirmisler ve oralarda
bulunan imalalathanelerdeki üretimi devam ettirmislerdir. 1480 yılında Semendire’de,
üzerinde “Kayı” isareti bulunan çesitli tipte el tüfekleri imal edilmistir.14
1680 yılında Avusturya savaslarında Türklerin kullandıkları tüfekler Avusturya
ordusundakilerle aynı kalitede hatta bazı yönlerden daha üstündür.15
Osmanlının ilk dönemlerde atesli silah imalathanelerinde çalısan teknik elemanların
çoğu Hristiyan Sırplardı. Ancak 16. yüzyılda atesli silah üretiminde Osmanlılar, yabancı
teknik elemanın yanında kendi elemanlarının yetismesine de önem vermisler, yabancılardan
ziyade kendi tüfekçilerini kullanmaya gayret etmislerdir. Bu durum 18. yüzyıldan itibaren
yavas yavas değismis, Osmanlılar, Batı’dan askeri malzeme yanında yeni sistemleri de ithal
etmeye baslamıs ve bu yüzyılın basında da artık Đngiliz usulü barut kullanmaya
yönelmislerdir.

Osmanlılarda top ve diğer atesli silahlar için gerekli olan barut önceleri bu isi geçim
aracı olarak benimsemis ve barutu el tezgahlarında yapan ustalardan satın alınmıstır. Daha
sonraları ise çesitli barut imal eden ve devrin barut yapılan fabrikaları olarak nitelenebilecek
baruthâneler kurulmustur.

Birçok bölümden olusan baruthâler ham maddelerin dibek, havan veya çarhlarla (çark)
ezilerek toz haline getirildiği çarhâne, güherçilenin yıkanıp eritildiği havuzlar, kurutma
isleminin yapıldığı sergi, ham maddelerin kaynatıldığı soba, eritilerek kalıplara döküldüğü
kalhâne, silindirden geçirildiği silindirhâne, elendiği kalburhâne gibi kısımlara sahiptir.
Anadolu’da, Đzmir’de, Rumeli tarafında Gelibolu, Selânik, Belgrad, Budin ve Tımısvar’da,
Afrika kıtasında Kahire’de Ortadoğu’da Bağdat’da çesitli baruthâneler kurulmustur. Bunların
da arasında en önemlisi Baruthâne-i Âmire adıyla bilinen müessesedir.

 
Üst