• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

TANGO

diShy

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
27 Kas 2009
Konular
32,527
Mesajlar
50,860
MFC Puanı
2,580
Tango, Buenos Aires, Arjantin ve Montevideo, Uruguay kökenli bir dans ve müzik türüdür. Dansla beraber gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır.
İlk yılların tangosu "tango criollo" veya "basit tango" olarak bilinmekle beraber, günümüzde Amerikan ve uluslararasi tango stilleri, Fin tangosu, Çin tangosu gibi çeşitli türler gelişmiştir. Ancak orijinal tango, doğduğu toprakların adıyla, "Arjantin tangosu" olarak anılmaktadır. Tangonun dramatik duygusu, dans sırasında çok zengin doğaçlama fırsatları yaratması, dansın özünde aşk ve melankoli tutkusunun yatmasından ileri gelmektedir.
Tango müziğinin temel çalgısı Alman icadı olan fakat ismini Arjantin Tango'su ile duyuran akordeonun akrabası bandoneon'dur.





Tarihçesi



Tango sözcüğünün dilbilimde kesin bir kökeni yoktur. “TANGO” adının, Afrika tamtamlarının çıkardığı "tan-go" seslerinden ya da Latince dokunmak anlamına gelen "tangere" fiilinden türediği sanılmaktadır. Tango kelimesi aynı zamanda Latin Amerika'da çok geniş bir siyahi topluluk tarafından kullanılmaya başlandı.
1800'lü yıllarda işçi sınıfından birçok kişi, büyük umutlarla Fransa’dan, İtalya’dan, Macaristan’dan, İspanya’dan ve Portekiz’den; Güney Amerikaya göç etmiştir. Yabancı oldukları bir kıtada yaşanan, başta ekonomik ve sosyal sıkıntılar, beraberinde hayal kırıklıklarını getirmiştir.
Bu hayal kırıklıkları, geleceğe ait büyük umutlar ve geçmişten getirilen kültürle, harmanlanarak Tango müziğini oluşturmaya başlamıştır.
Tango, Buenos Aires’de, o dönem alt sınıf olarak adlandırılan, fakir ve en temel sosyal haklardan bile yararlanamayan, bu insanlar tarafından yaratılmıştır. Böylece belirgin bir şekilde 1865 ile 1880 arası ortaya çıkan Tango müziği, içerisinde hırçınlık, asilik, küstahlık gibi bazı duygular ile kalp kırıklıkları ve paramparça olan hayaller neticesinde melonkoliyi taşır. Eşlerini, çocuklarını, yani ailelerini geçmişte bırakarak tek başlarına bu yabancı topraklara gelen göçmenler, doğal olarak erkek nüfusunun arttırmasına ve cinsiyetler arası büyük bir sayı farkı oluşmasına neden olmuştur. Boenos Aires’deki kadın nüfusunun bu azlığı, beraberinde ******liği gelişen bir endüstri haline getirmiştir. Böylelikle genelevler artarak kısa sürede işçi sınıfının eğlence mekanları halini almıştır. Bu mekanlarda da kadın sayısının az olması kapılarda uzun kuyruklar oluşmasına neden olurken, sırada bekleyen erkekleri eğlendirmek için küçük Tango müzik grupları çalıştırılmaya başlanmıştır. Genelev mekanları fakir kesimin yanı sıra orta ve daha üst kesimin de uğrak yeri olmuş her iki kültür burada birbirlerini tanımıştır. Böylelikle alt kesimin sokakta yarattığı Tango üst kesim tarafından bu mekanlarda tanınmıştır.
Tangonun müziksel kökeninde; İspanyol dans figürleriyle şekillenen ve Küba müziği ile harmanlanan “HABANERA”, dönemin Arjantin’li zencilerine ait “MILONGA” ve yine İspanyol asıllı “TANGO ANDALUZ” vardır.
Tango, alt kesime ait olması ve genelevlerde yayılması sebebiyle uzun süre ahlaka aykırı bulunmuştur.
Bu dönemde kadınlar için dövüşen ve yine onlarla iyi dans edebilmek için birbirleriyle dans pratiği yapan erkekler vardır. “Compadre” veya “Compadrito”adı verilen bu kabadayı tipilemelerinin eğlence anlayışı “şarap” ile “cana" (bir tür şeker kamışı rakısı) içip, şarkı söylemek ve dans etmektir.
Arjantin Tangosunun müziği 2/4’lük, 3/4’lük veya 4/4’lük ölçülerde olup, sert hatlıdır ve ritimleri belirgindir. Arjantin Tango, Avrupa’ya 20.yüzyılın başlarında, gemilerle Fransa’ya, gelen Arjantin’li tangocular tarafından taşınmıştır. Öncelikle yine alt kesimlerce sevilip yayılan Tango zamanla üst kesimlerde de beğenilmeye başlar. Ancak Arjantin’deki stil ile Avrupa’da yapılması hoş karşılanmamış ve modernleştirme adı altında sadeleştirilmiştir. Böylelikle “Avrupa Tango”’su ortaya çıkmış, kısa sürede diğer Avrupa ülkelerine de yayılmıştır.
Bu dönemden sonra, özellikle Paris’lilerin bu dansa olan ilgisi sayesinde Tango, Arjantin sosyetesinde de değer kazanmıştır. İlk kez 1917 yılında Carlos Gardel’in smokin giyerek, her türlü argo ve erotizmden uzak sözlerle tango söylemesi, müziğin üst kesimlerce değer kazanmasını hızlandırmıştır. Avrupanın ilk tango çılgınlığı Paris'ten sonra Londra, Berlin ve diğer başkentlere sıçradı. 1913'lerin sonlarına doğru, bu dans New York'u ve Finlandiya'yı da etkisi altına aldı.
Buenos Aires’te Tangonun üst kesimlerce de benimsenmesi ve dünyayı etkileyecek bir akım halini alması 1920 ile 1940 arasıdır. Bu dönem Tango’nun altın çağı olarak nitelendirilir. Artık Tango kendi içinde biraz daha yumuşayarak, Salon Tangosu halini almıştır.
İkinci Dünya Savaşı’na kadar zirvede olan tango, bu dönemden sonra, politik nedenlerle gerilemeye başlar. Özellikle de 1955 yılında Juan Domingo Peron’un askeri darbeyle devrilmesi ve ardından birbirini izleyen askeri darbeler neticesinde dans salonları kapatılmış, dans etmek yasaklanmıştır.
1983’de, Arjantin’de askeri junta ortadan kalkmış ve böylece tango, Buenos Aires’e eski görkemiyle geri dönmüştür. Astor Piazzolla’nın müzikte başlattığı, ve kısa sürede dansa da yansıyan yenilikçi akım, Tangoya büyük bir zenginlik kazandırmıştır.
Türkiye'de de Cumhuriyetin ilanı ile oluşan çok sesli müzik gelişimi ile, Tango sevilmiş ve yayılmıştır. Necip Celal, Fehmi Ege ve Necdet Koyutürk pek çok tango besteleyerek Tango'nun Türkiye'de sevilmesi ve yayılmasını sağlamışlardır. Tangonun bu ithal versiyonları daha az vücut teması esasına dayalıydı (Ballroom Tango) ama bununla beraber pek çokları için hala şok edici idi. Profesyonel dansçılardan oluşan Tango dans grupları da, çeşitli ülkelerde yaptıkları koreografik şovlarla Tango müziğini ve dansını daha fazla tanıtmış ve dünyaya yeniden sevdirmişlerdir.
Bir zamanların ayıplanan ve hor görülen dansı, artık günümüzde ışıltılı dans salonlarında uygulanan, nezih bir eğlence halini almıştır.

tango-dance.jpg
istanbul-tango-tarihcesi.jpg
 

LeGoLaS

Onursal Üye
Üyelik Tarihi
1 Ağu 2008
Konular
4,885
Mesajlar
16,461
MFC Puanı
15,790
Çok isterim Tango öğrenmek ama zaman yok :(
 
Üyelik Tarihi
1 Mar 2015
Konular
301
Mesajlar
1,777
MFC Puanı
840
AŞKIN VE TUTKUNUN DANSI "TANGO"




Tango, Buenos Aires, Arjantin ve Montevideo, Uruguay kökenli bir dans ve müzik türüdür. Dansla beraber gelişen müzik tarzı da aynı adla anılmaktadır.


Tango stilleri

Tango gerek Arjantin’in çeşitli bölgelerinde gerekse dünyanın çeşitli ülkelerinde farklı olarak biçimlenmiş ve ortaya az çok farklı stiller ortaya çıkmıştır. Tango’nun günümüzdeki belli başlı stilleri şu adlarla tanınır:

-Arjantin Tango
-Tango Oriental (uruguayo)
-Tango Milonguero (Tango Apilado)
-Tango Nuevo (New Tango)
-Tango Canyengue
-Tango Liso
-Tango Salon
-Tango Orillero
-Show Tango (Fantasia olarak da bilinir)
-Ballroom Tango
-Finnish Tango (Fin Tango)
 

LaiLa

MFC Üyesi
Üyelik Tarihi
20 May 2015
Konular
1,822
Mesajlar
5,290
MFC Puanı
6,400
Arjantin Tango
Tutkulu, dokunaklı ve kışkırtıcı; Tango bir çok insan için değişik şeyler ifade eder. Bir dansçı için, Avrupa ve uluslararası stiller arasından o andaki duygusal durumuna göre seçebileceği bir çok dans bulunur- Valsin romantizmi, Rock n' Roll'un dinamizmi veya Samba'nın karnavalı çağrıştıran atmosferi. Melankoli dansı olarak ün yağmış olmasına rağmen, Tango aslında bütün bu duyguları ve daha fazlasını içinde barındırır. Buenos Aires'in varoşlarındaki hayat tecrübesinin doğurduğu Tango, mütevazi günlerini geride bırakarak Paris'in yüksek sosyete mekanlarına kadar yükseldi, ancak Tango'ya hayat verenlerin gözünde varoş barları, onun gerçek evi olmaya devam etti.
19. yüzyılın son yıllarında Avrupa savaşlar, kıtlık ve ekonomik belirsizlikler yüzünden harap durumdaydı. Gelecekten pek az beklentisi ve anavatanlarında geçirecekleri düzenli bir hayata karşı fazla ümidi olmayan bir çok genç adam, yeni bir hayat başlamak için Güney Amerika ülkelerine göç etti. Bunlardan yüzbinlercesi Arjantin'in Rio de la Plata üzerindeki başkenti Buenos Aires gitti.
"Tango" kelimesini Afrika kökenli olduğu düşünülmektedir ve "buluşma yeri" veya "özel yer" demektir. Ancak bu Tango'nun da Afrika kökenli olduğu anlamına gelmez. Küba'daki Habanera, İspanya'daki Contradanza ve Afrika-Arjantin kökenli bir dans olan Candombe, Tango'nun doğuşunda etkili olmuşlardır; ancak bu dansların hiçbirisi Tangoyu Milonga kadar etkilememiştir.
Milonga "parti" veya "fiesta" demektir ve Milonga müziği canlı, heyecanlı ve neşelidir. Elimizde bulunan bilgiler, Compadritos'un Afrika-Arjantin kökenli danslarla ilgili olduğu ve bu danslardan bazı figürleri Milonga'ya adapte etmiş olabileceği yönündedir.
Avrupa kökenli yeni Arjantin'liler ortak bir kaderi paylaşıyorlardı ama yine de çoğu zaman umutsuzluk ve hayal kırıklığı içindeydiler. Bu genç insanlar genellikle academias ve pregundies, yani kadın garsonların dans etmeleri için kiralanabildiği salaş kafelerde vakit geçiriyordu. Kadınları etkileyebilmek için genç adamların çok iyi dansçılar olması gerekiyordu, bu yüzden dans onlar için çok önemli bir hale geldi.
Profesyonel anlamda dans akademileri bulunmadığı için, erkekler birbirlerine Tango öğretmeye, sırayla erkek ve bayan adımlarını yapmaya ve kafelerdeki kadınları baştan çıkarmadan önce bu şekilde pratik yapmaya başladılar. Artık Avrupa danslarındaki katı kurallara bağlı olmadıkları için erkekler, bayanları dans ederken ustaca yönetmek için çok pratik ve çoğu zaman da tamamen yeni yollar bulmaya başladılar.

Tango müziği
Tango ile birlikte ilk kullanılan enstrümanlar gitar, flüt ve kemandı. Daha sonra bandoneon, bu dansın vazgeçilmez enstrümanı haline geldi. Bandoneonun Tango'nun ruhu olduğu söylenir; Tango besteleri de bu "şeytanın enstrümanı"na ithafen yapılmıştır. Bandoneon, bir çeşit konsertinadır ve çalması gerçekten çok zordur. Solo seslendirilen bazı Tango'ların dışında Tango bestelerinin hepsi bandoneon üzerine yazılmıştır.

vLZ7G4.jpg


Tango ustaları
Belki dünyada en çok tanınan parça olan "La Cumparsita" 1916 yılında, Gerardo Matos tarafından esasen bir marş olarak yazılmıştır ve daha sonra bir Tango parçası olarak düzenlenmiştir. "La Cumparsita" küçük bir sokak topluluğu veya karnavalda bir gösteri demektir. Başka bir meşhur Tango parçası da, 1905 yılında Angelo Villoldo tarafından bestelenen "El Choclo"dur. Bu parça bütün zamanların en beğenilen parçalarından biridir ve 1950 yılında çıkarılan "Kiss of Fire" isimli yeni düzenlemesi Amerikan pop müzik listelerine girmiştir.
Bandoneonun derinden gelen gür sesi ile Tango, daha yoğun ve düşündürücü ve hatta her zaman olmasa da bazen melankolik bir havaya bürünmüştür. Melodilerin üzerine insanların yaşamlarını anlatan sözler yazılmıştır.
Tango söz yazarlarının kullandıkları ana fikirler,kaderci görüşler ve kendi görüşlerine göre hayatın insanı soktuğu sınavlar ile ilgiliydi. Carlos Gardel bütün zamanların en büyük Tango yorumcusuydu. Gardel tam bir Latin sevdalısıydı ve 1935 yılında geçirdiği trajik bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Buenos Aires'in La Chacarita semtinde bulunan mezarını hayranları sürekli olarak ziyaret eder. Gardel'in söylediği parçaların bir çoğunda kendisine gitar eşlik etmektedir, bu da eski payadores'in yaşam tarzını yansıtmaktadır. Gardel tarafından 1917 yılında yorumlanan ilk Tango parçası "Mi Noche Triste" ("Üzgün gecem") idi. Bu parça terk edilen ve kendini içkiye veren bir sevgilinin üzüntüsünü anlatmaktaydı.
Çok tanınmış bir Tango söz yazarı ve bestecisi olan Enrique Santos Discepolo bir seferinde "Tango, dans ederek anlatılan üzgün bir düşüncedir" demişti.
 
Üst