• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Vazgecilmez'm..

Üyelik Tarihi
20 Ocak 2009
Konular
461
Mesajlar
1,226
MFC Puanı
40

İnsanın içine işleyen bir ayaza ev sahipliği yapıyorsan, aklıma geldiğinde yayılan sıcaklığın, dışarıda iki metre karı bile eritebileceğini düşünüyorsam, Odanın bütün duvarlarında senin yüzünü görüp,bana baktığını hissediyorsam, Ve bu beni her gün hep aynı şekilde heyecanlandırıyorsa, İçtiğim çayın şekeri, kahvaltımın her lokması sen oluyorsan, Sevdiğin şarkıyı başa alıp, defalarca dinleyebiliyorsam, O şarkının her sözüne seninle ilgili bir anlam yükleye biliyorsam, Yorucu bir günün sonunda hayalin ile enerji doluyorsam, Ve o enerji ile hiç dinlenmeden günlerce çalışabileceğimi hissediyorsam , Uykudan yüzümde mutlu bir tebessüm ile kalkıp, benimle birlikte uyanan güne senin adını verebiliyorsam, Gün boyu saatleri, dakikaları sayıp “ neden geçmiyor bunlar?” diye hayıflanıyorsam, Ve Hep seni bulacağım günü bekliyorsam, Yazı yazarken seni düşünmekten kendimi alamayıp, aynı satırları defalarca tekrar yazıyorsam, Sonra sana bunu anlattığımda ne kadar güleceğimizi düşünüp keyifleniyorsam, Seninle ilgili planlar yapıyorsam, Sadece varsayımlara dayalı olsa bile, o planları mükemmelleştirmek için her ayrıntıyı dakikalarca düşünüyorsam, Yüzyıllardır sevgililerin kullandıkları klasik sözcükleri benim duygularımı anlatmaya yetmediğini fark ediyorsam, Ve yinede bunları söylemekten hiç ama hiç bıkmıyorsam, Aşkımın coşkusunu sana yansıttığında, senin de bana aynı coşku ile karşılık vereceğini hissediyorsam, Hayatının en anlamlı şeyi, NE ? diye sorduklarında tereddüt etmeden senin adını verebiliyorsam, Sen beni için vazgeçilmez olmuşsun demektir…!
 
Üyelik Tarihi
20 Ocak 2009
Konular
461
Mesajlar
1,226
MFC Puanı
40
Özlemin alev alev yandığı saatler bunlar.Gün çekiliyor,ay parlıyor.Haydi,geleceksen şimdi gel.Umudunla,yüreğinle,sevdanla gel,yık karanlığımı.Hayata dair kötü olan ne varsa yık onları,beni yeni umutlara sürükle.Aşkın en koyusuna,en tutkulusuna götür beni.
Bin yıldır bekliyor gibiyim seni.Bin yıldır karanlık bir odada tek başıma oturuyorum sanki.Kim girip çıkmışsa hayatıma,kim talan etmişse yüreğimi hepsini silmek için gel.Bir tek sen kal içimde.Seni bileyim bundan sonra.Sevdan yetsin bana.Senin aşkınla yaşamak istiyorum artık,öyleyse gel,bekleme gel.
Seninle olmak,seni duymak,seni görmek,seni anlamak,seni yaşamak tarifsiz sevinçler yaratacak içimde biliyorum.Bu yüzden sesleniyorum sana.Dallarımdaki kurumuş yaprakları tek tek temizlemek istiyorum artık.Gelişinle yeniden yeşermek,yeni yapraklar açmak istiyorum.İster haber ver,ister verme;ama gel bekliyorum.
İstanbul'u sokak sokak geçip gel.Her sokakta kendi izini göreceksin,şaşırma.Nereye gittiysem seni de götürdüm yoktun;ama,yanımdaydın.Hep yüreğimde hep aklımdaydın.Seni İstanbulsuz,İstanbul'u sensiz düşünemedim.Gel,bu kentin tarihine en ölümsüz sevdayı yazalım.Nice aşka mezar olmuş İstanbul,bu kez kabul etsin yenilgiyi.Haydi gel,biz İstanbul olalım.
Korkma gel,başkalarında gördüğün ihanetler,ikiyüzlülükler,bitmek bilmeyen acılar yok bende.İlk kez bırak kendini kaygısızca.Yarını düşünmeden,'ya sonra'demeden gel.Kurtul seni saran tutsaklıklardan,sana yazdığım,seni yazdığım şiirleri okumak için gel.
Bak,günler anlamsızca geçip gidiyor.Oysa ömür dediğin şey üç günlük.Birlikte ve severek tüketmek varken günleri,böyle koyu karanlıkta kalmak niye?Gel haydi,sensiz geçen günlere bir yenisini daha eklemek istemiyorum.Özlem yanıyor alev alev.Özlemin ateşini söndürüp aşkın ateşini yakmaya gel.Bekleme artık,geleceksen şimdi gel.GEL Kİ...ADIN EKSİLMESİN DİLİMDEN...
 
Üyelik Tarihi
20 Ocak 2009
Konular
461
Mesajlar
1,226
MFC Puanı
40
Aşk bir yumak haline gelip boğazına sarılıverir insanın bazen. İşler çözülmez haldedir ve bu kördüğüm insanı istemediği şeyler yapmaya zorlar çaresiz. Birbiri ardına yapılan yanlışların en büyük nedeni ise kaybetme korkusudur. Bu korku bir kez girdi mi insanın yüreğine o andan sonra akıl ve mantık sürgüne gönderilmiş iki mahkuma dönüşüverir birden.



Siz aşkınıza sahip çıkmaya çalıştıkça o kördüğüm giderek büyür ve bir süre sonra yumağın ipleri boğmaya başlar. Kurtulabilmek için çırpındıkça bir başka canavarın, kıskançlığın ellerine teslim olursunuz.

Öyle bir canavardır ki kıskançlık, beraberinde tedirginliği, endişeyi ve huzursuzluğu da getirir. Beyni böcek gibi kemiren soruların başlıca kaynağı da kıskançlıktır. Terk edilme ihtimaliniz çoğaldıkça sorular artar. Kesin ve net yanıtı yoktur hiçbir sorunun. Onun bir başkasıyla olabilme ihtimalini, bir başkasıyla sevişebilme ihtimalini düşünmek, uykusuz gecelerin, verimsiz günlerin habercisidir.

Mantık ve akıl sürgündeyken sizi terk etme ihtimali olan sevgilinin her davranışı, her sözü sadece ve sadece kıskançlık süzgecinden geçirilecektir.

Bir zamanlar minik oyunların, aşka katılan tadın sebebi olan kıskançlık, sevgiliye düşmanlık duymanıza neden olacaktır artık. Ve düşmanlık insanın içindeki şiddeti körükleyecektir elbette.

Kıskançlık ateşini bastırmaya kalkmak, başka şeylerle ilgilenir gibi görünmek bataklıktan çıkmaya çalışan insanın hareket ettikçe çamura daha da gömülmesine benzer. Yanlış, yanlış üstüne eklenir.Mantık ve aklın ardından benlik ve kişilik de çıkar sürgüne. Siz sevgiliyi kaybetmeme uğruna değişmeye çalıştıkça yüreğinizdeki huzursuzluk sizi yerinizde bir dakika bile oturamaz hale getirir. Üstelik değişmek uğruna yapılan hatalar sevgiliyi kaybetme ihtimalini daha da güçlendirir.

Kıskançlığa tamamen teslim olmuşsunuzdur artık. Bu noktaya nasıl geldiğinizi hatırlamazsınız bile. Hangi olay, hangi kişi neden olmuştur bir önemi de yoktur artık. Şiddet yavaş yavaş kendini göstermeye başlar.

Kendinize ya da ona zarar verme duygusunun kıyısında dolaşıp durursunuz.

Bu duygudan kurtulmanın tek yolu, bütün bunlara konu olan sevgiliden kurtulmaktır. O sevgilinin diktiği ama üzerinize tam oturmadığını bildiğiniz halde giymekte ısrar ettiğiniz aşk giysisini çıkarmanın zamanı gelmiştir. Bu tutsaklığı yaşamaktansa kar altında çıplak kalmak çok daha iyidir. Ve elbette, üzerinize tam oturan bir giysi, bir yerlerde sizi beklemektedir...

 
Üyelik Tarihi
20 Ocak 2009
Konular
461
Mesajlar
1,226
MFC Puanı
40
Biliyorum bir gün bu şehirden gidecek, beni mazine gömeceksin... Giderken elinde valizin ve yüreğinde bastırdığın bir sevinç olacak... Kaybettiğim mutluluk köz köz akarken gözlerimden, buruk bir vedayla yollayacağım seni yuvana... Önünde yürürken simsiyah ıslığımla, tayfanın fırtınaya duyduğu öfkesiyle, susarak haykırırken kaderime, ve düşerken bir hazan yaprağı gibi yolunun üzerine, sen, aldırmadan çiğneyip geçeceksin... Biliyorum beni mazine gömeceksin. Sen başka güneşlerin kızıllığında gülerken doya doya, seni sensiz yaşayan, kendini sana yazılan ama duyuramadığı şiirlerinin dizelerine asan, kalemine kanını mürekkep yapıp; seni sensizlikte arayah bu şairi hiç düşünmeyeceksin... Ama ben yinede; elini ilk tutabildiğim anla ısınıp, ilk öpüştüğümüz anla uçacağım... Sonra ayrılık bir yılan gibi yüreğime sızınca, sarhoş sızılar içinde kıvranacağım... Biliyorum, bir gün çevresini, şatafatlı gecelerde, iltifat kokan ağızların sardığı, yönünü bulamayan bir göçmen kuşa benzediğinin haberini getirecekler bana... Ben hatırlatıldığımda belki de: "Bir çocukluktu geldi geçti..." değinin haberini... Halbuki bende, o mutlu günlerde gizlice alıp sakladığım, muska niyetiyle hala göğsümde taşıdığım, bir kaç saç telin kalacak... Bu şehrin her köşesinde karşıma çıkacak, her kar yağışında lapa lapa, her yağmurda sağnak sağnak aklıma düşeceksin... Biliyorum... Ayaklarım birlikte gidilen mekanlara götürürken beni, ararken beni bekleyen bir masada gölgeni, hayal kırıklığımla sığınarak umuduma; gelmeni bekleyecek, SENİ HEP SEVECEĞİM... Biliyorum, son bir kez olsun geleceksin bu şehire... Ve beni görüp, belki de güleceksin; "Sen hala oralarda mısın?..." diye. Şiirlerimi uzattığımda ellerim titreyecek, bir sevda buseni vermeni bekleyeceğim... Sen omuz silkeleyip, her zaman yaptığın gibi: "Ne yapalım sevmek işte böyle" diyerek sevilmenin bencilliğinde, gülecek ve tekrar bu şehirden gidecek, beni mazine gömeceksin...
 
Üst