Winter
Forum Yöneticisi
- Üyelik Tarihi
- 20 Haz 2022
- Konular
- 176
- Mesajlar
- 4,427
- MFC Puanı
- 41,820
Küçük bir çocukken, uykuya dalmadan hayali bir treni beklerdim. Gözlerimi kapattığımda ,koskocaman bir tren istasyonunda, gelecek olan tek treni beklemeye başlardım. Etrafım benimle beraber treni bekleyen çocuklar ile çevrili olurdu. Rengarenk balonlar gökyüzünü kaplarken, mis gibi pamuk şeker kokardı. Raylarda koşarken, çığlıklar atardım. Olabildiğince özgür olur, ruhum ile resmen uçardım. Bazı geceler trene binip, rüyalar alemine hızla giderdim. Bazı gecelerse….
Tren gelse de binemezdim. Çünkü gölge eller beni sımsıkı tutardı. Çığlık atamazdım , çünkü biri ağzımı kapatırdı. Bir diğeri saçımı okşarken ,öteki kıyafetlerimin altından beni gıdıklardı. Eğer ses çıkartırsam olacakları bildiğimden , buna cesaret edemezdim. Gölge eller bana dokundukça , bitsin diye dua ederdim. Önce soğuk tenleri hisseder, sonra gölge ellerin sahibinin gözlerini görürdüm. Dipsiz bir kuyu gibi simsiyah, kurumuş kan gibi silik ama üzerimde gezerken canımı acıtan iki cam bilye…
Yüzüme doğru eğilirdi,gölge ellerin sahibi. Nefesi ölü bir kuş gibi kokardı. Islak ve kırmızı dilini çıkartır, yanaklarımda çamur gibi izler bırakırdı. Çırpındıkça bileklerimi sıkar,güçlü kollarıyla üzerime abanırdı. Nefes alamazdım. İçime ağlardım. Gözyaşlarımdan nehirler yaratır, içimde ki çıkmaz sokaklara saklanırdım.
Gölge eller vücuduma dokuna bilirdi, ruhum ise orada değildi.
Bedenime ve gölgelere bakardım uzaktan. Acı’yı hala hissedebiliyordum. Gölge ellerin sahibi üzerimde hareket ettikçe ağırlaşırdı. Ve hiç bitmez gibi gelen bir andan sonra ,herşey biterdi. Gölge uzaklaşır,odamın hemen dışında holde ki ışık sızıntısının içinde yok olurdu.
Treni kaçırdığım gecelerde uykuya dalmak için istasyonun başka bir yolunu kullanırdım. O yolda benim gibi çocuklar vardı. Gölgeler tarafından kovalanıp,yakalanan çaresiz çocuklar. Her birimizin gölgesi peşimizde olurdu o yolda. Gecenin sisinde parlayan o karanlık gözleri nerede olsa tanırdık. Hepimiz korkardık. Biz korktukça o büyürdü. Onun geldiği geceler çoğalır,acı dayanılmaz bir hal alırdı. Yataklarımıza gelen kan , terimize karışan tükrük ve elbette gün ışıyana kadar akıttığımız gözyaşları içinde boğulurduk.
Gölgenin bir daha ki ziyaretine kadar , çocukluk denilen lanetin içinde kaybolur belki de herşeyi unuturduk….
Gölgeler yenilmezdi…durdurulamazdı. Asla ama asla bizi bırakmazdı. Biz onlara aittik. Belkide öyle sandığımız için sustuk…korktuk…sahi renkli rüyalar trenini kaç kez kaçırdık farkında olmadan, çalınan hayatlarımızın ıssız, kurak gölgesinde..
Dünyada her gün onlarca çocuk ailesinden olan gölge eller tarafından yakalanıyor. Bunu durdurmak için ise neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz. Gölgeler çoğalıyor ve masumiyet yok oluyor. SUSMAYIN! ÇOCUKLARINIZA DA SUSMAMAYI VE KORKMAMAYI ÖĞRETİN!!!
Tren gelse de binemezdim. Çünkü gölge eller beni sımsıkı tutardı. Çığlık atamazdım , çünkü biri ağzımı kapatırdı. Bir diğeri saçımı okşarken ,öteki kıyafetlerimin altından beni gıdıklardı. Eğer ses çıkartırsam olacakları bildiğimden , buna cesaret edemezdim. Gölge eller bana dokundukça , bitsin diye dua ederdim. Önce soğuk tenleri hisseder, sonra gölge ellerin sahibinin gözlerini görürdüm. Dipsiz bir kuyu gibi simsiyah, kurumuş kan gibi silik ama üzerimde gezerken canımı acıtan iki cam bilye…
Yüzüme doğru eğilirdi,gölge ellerin sahibi. Nefesi ölü bir kuş gibi kokardı. Islak ve kırmızı dilini çıkartır, yanaklarımda çamur gibi izler bırakırdı. Çırpındıkça bileklerimi sıkar,güçlü kollarıyla üzerime abanırdı. Nefes alamazdım. İçime ağlardım. Gözyaşlarımdan nehirler yaratır, içimde ki çıkmaz sokaklara saklanırdım.
Gölge eller vücuduma dokuna bilirdi, ruhum ise orada değildi.
Bedenime ve gölgelere bakardım uzaktan. Acı’yı hala hissedebiliyordum. Gölge ellerin sahibi üzerimde hareket ettikçe ağırlaşırdı. Ve hiç bitmez gibi gelen bir andan sonra ,herşey biterdi. Gölge uzaklaşır,odamın hemen dışında holde ki ışık sızıntısının içinde yok olurdu.
Treni kaçırdığım gecelerde uykuya dalmak için istasyonun başka bir yolunu kullanırdım. O yolda benim gibi çocuklar vardı. Gölgeler tarafından kovalanıp,yakalanan çaresiz çocuklar. Her birimizin gölgesi peşimizde olurdu o yolda. Gecenin sisinde parlayan o karanlık gözleri nerede olsa tanırdık. Hepimiz korkardık. Biz korktukça o büyürdü. Onun geldiği geceler çoğalır,acı dayanılmaz bir hal alırdı. Yataklarımıza gelen kan , terimize karışan tükrük ve elbette gün ışıyana kadar akıttığımız gözyaşları içinde boğulurduk.
Gölgenin bir daha ki ziyaretine kadar , çocukluk denilen lanetin içinde kaybolur belki de herşeyi unuturduk….
Gölgeler yenilmezdi…durdurulamazdı. Asla ama asla bizi bırakmazdı. Biz onlara aittik. Belkide öyle sandığımız için sustuk…korktuk…sahi renkli rüyalar trenini kaç kez kaçırdık farkında olmadan, çalınan hayatlarımızın ıssız, kurak gölgesinde..
Dünyada her gün onlarca çocuk ailesinden olan gölge eller tarafından yakalanıyor. Bunu durdurmak için ise neredeyse hiçbir şey yapmıyoruz. Gölgeler çoğalıyor ve masumiyet yok oluyor. SUSMAYIN! ÇOCUKLARINIZA DA SUSMAMAYI VE KORKMAMAYI ÖĞRETİN!!!