• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Yalnız Geçen Bir Ömür

Üyelik Tarihi
11 Haz 2013
Konular
132
Mesajlar
140
MFC Puanı
0
Yalnız Geçen Bir Ömür

Issız gecelerde rüzgârın ahengini teninde hissediyordu. Toprağın her damlasını daha da özleyerek bekliyordu. Hasretti suya ve bir parça dostluğa. Yılların yalnızlığı vardı koca gövdesinde ağacın. Kim bilir kaç fidan büyüyemezken o büyümüş, uzamıştı. Ömür yolunda epey yol kat etmişti ama o hala bir başınaydı. Ve hala ekildiği yerdeydi, bir adım değişmeyen dünyasına hapsedilmişti…

Uzun yıllar önce ekilmişti ağaç, yarınların umutları misali. Kim bilir belki en büyük hayali yalnız kalmamak iken bir başınaydı koca arazide. Hep tek başına içmişti suyunu, tek başına göğüs germişti yağmurlara, fırtınalara ve rüzgârlara. Ne kadar acı da çekse her geçen gün biraz daha salmıştı köklerini toprağın derinlerine. Çünkü hayat böyle anlamlıydı onun için. Gönlünün yalnızlığını ruhunun fırtınalarına teslim etmişti adeta.

Her ağaç böyledir; salar köklerini toprağa ve yaşam mücadelesi verir yalnızlığa karşı, tıpkı sevgi deryasından su içemeyen insanlar gibi. Onlar dışarıdan yaşıyor görülürler, oysa tek dertleri vardır; bu koca yalnızlıklarının bitmesi veya ömürlerinin bitmesi. Kalabalıklar içerisinde yalnızdır onlar ve bu yüzden bu karanlık hayatın bir an önce son bulmasını dilerler; çünkü iki kişilik olan aşk yaşanamıyorsa tek kişilik olan ölüm yaşanmalıdır...

Ağacın gövdesi toprağın üzerindedir, bütün zorluklara gövdesi dayanır. Ve sağlam kalmak için de toprağın altında kökleri vardır, onlarla tutunur bu karanlık ömrüne. İnsan da böyledir. Bedeni hayat toprağının üzerindedir, onunla yaşar ya da yaşar zannedilir. Hayat toprağının altındaki gönlü ise her gün biraz daha kararsa da, biraz daha yansa da yine onunla dayanır her şeye. Zira gönül bedenin bekçisidir...

Yıllar geçmiş ağaç kocamıştı. Uzun yıllara dayanan ağaç artık son nefesini veriyordu. Bitmeyen yalnızlığına ah ederek ölüyordu. Yılların kocayan ağacı ömrünün son anlarındaydı. İnsan da ağaç gibi yaşamıştı. Hep beklemişti, ‘‘belki’’ diyerek umut etmişti. Yaşanılan onca hasrete rağmen, çekilen onca acıya rağmen istediği sevgiye kavuşamamıştı. Ömür sermayesi tükenirken o aşk havuzunu dolduramadan gidiyordu. Yarınlara ertelediği mutluluğu son nefesinde bile göremiyordu. Tıpkı bir ağaç gibiyiz; onun yalnızlığa olduğu gibi bizim de sevgiye hasretimiz vardır. Ve ömür tükenirken son nefes her şeyi anlatır: ‘‘ Gidemiyorsak bir adım ötemize dem vurmayalım hayatın yalnızlığından. Zira seviyorum diyebilmek zaten mutluluğa atılmış en büyük adımdır…’’

Enes Başak
 
Üst