Kaldırımlar.
MFC Üyesi
- Üyelik Tarihi
- 13 Kas 2020
- Konular
- 21
- Mesajlar
- 27
- MFC Puanı
- 60
Her yeni yılla birlikte dünyanın büyük bir kısmını meşgul eden, 'Noel/Yılbaşı nedir?' sorusunu sorduğumuzda genelde şu cevabı alırız:
Noel, İsa'nın (as) doğduğu günün insanlar tarafından kutsal kabul edilmesi, sevinçlerini eğlenerek ortaya koydukları ve yeni yıl için iyi dileklerde bulundukları özel bir gündür.
Bu cevap, meseleyi çarpıtmak ve algı oluşturmak için söylenmiyorsa bilgisizlikten kaynaklı bir cevaptır. Çünkü Noel, İsa'dan (as) çok öncesine dayanan, putperest Roma eliyle Hristiyanlığa kazandırılmış, Kapitalist paraperestler eliyle dünyanın tamamına bulaştırılan, biraz putperestlik, biraz haramların meşrulaştırılması, biraz da Hristiyan Batı dünyasının kültür işgaline hizmet eden bir pagan ayinidir.
Milattan iki bin yıl önce Antik Romalı müşrikler, tanrı kabul ettikleri varlıkların doğum gününü yılbaşı olarak kutlarlardı.
Benzer pagan kutlamaların, İsa'nın (as) doğumundan binlerce yıl önce Mezopotamya halkları arasında yapıldığı da bilinmektedir.
İlginçtir, İsa (as) döneminde ve ondan sonra etbaı arasında dört asır boyunca böyle bir kutlama yapılmamış, ne dinî bir ayin ne de dünyevi eğlence tertip edilmemiştir
Anlamakta güçlük çektiğimiz ise, kendini İslam'a nispet edenlerin bu putperest ayini kabullenmesi, tertip ettiği eğlencelerde Hristiyan Batı dünyasını geride bırakmasıdır. Fener Ortodoks Rum patriği dahi İslam âleminde sahiplenilen Noel için şaşırmış ve şaşkınlığını şu cümlelerle ifade etmiştir: 'Noel Baba diye bilinen Aziz Nikolas, Hristiyan âleminin sembolüdür. Türkiye'de özellikle son yıllarda, Noel Baba'ya karşı bir sempati doğduğunu, maketlerinin satıldığını müşahede ediyoruz. Noel yortuları, Hristiyan âleminin bayramıdır. Yüzde 98'i Müslüman olan Türkiye'de, bizim bayramımıza olan bu ilgiyi emin olun hayretle karşıladım.'
Patriğin hayreti normal, hayretine temel teşkil eden gerekçe ise anormal ve yanlıştır. Çünkü gördükleri yüzde 98'i Müslüman olan bir ülkede değil, yüzde 50'si demokrat muhafazakâr, yüzde 25'i laik, yüzde 10'u milliyetçi, yüzde 10'u Kürt solu, yüzde 3'ü Türk solu, geriye kalan azınlık ise Allah'ın rahmet ettiği muvahhid Müslümanın yaşadığı bir ülkede olmaktadır.
Anlaşılması zor ikinci bir durum, yılbaşına alternatif olarak üretilen hicri yılbaşı kutlamalarıdır. Çünkü İslam'ın bayramları, özel gün ve geceleri bellidir. O, Allah'ın dini olduğundan her şeyiyle Allah tarafından belirlenmiştir. İslam'ın, batıl dinler karşısında konumlanıp, onların dinî-dünyevi kutlamalarına alternatif üretmek gibi bir gayesi olmamıştır, olamaz.
Batıl dinler beşer ürünüdür. Bu hâlleriyle değişime ve yeniliğe açıktırlar. Batıl dinleri üreten insan, bugün doğru gördüğünü yarın yanlış görüp hayatından çıkarabildiği gibi; yanlışı doğru görüp hayatına dahil edebilir. Dün ihtiyaç olmayan bugün ihtiyaç hâlini alabilir.
İslam ise yapısı itibariyle değişikliğe, gelişmeye, yeniliğe açık değildir. Onu, ilmi her şeyi kuşatan, kıyamete kadar insanoğlunun her ihtiyacını bilen Allah vaaz etmiştir. İslam, yeryüzüne indiği ilk gün neyse, bugün de odur, kıyamete kadar da öyle kalacaktır.
Noel, İsa'nın (as) doğduğu günün insanlar tarafından kutsal kabul edilmesi, sevinçlerini eğlenerek ortaya koydukları ve yeni yıl için iyi dileklerde bulundukları özel bir gündür.
Bu cevap, meseleyi çarpıtmak ve algı oluşturmak için söylenmiyorsa bilgisizlikten kaynaklı bir cevaptır. Çünkü Noel, İsa'dan (as) çok öncesine dayanan, putperest Roma eliyle Hristiyanlığa kazandırılmış, Kapitalist paraperestler eliyle dünyanın tamamına bulaştırılan, biraz putperestlik, biraz haramların meşrulaştırılması, biraz da Hristiyan Batı dünyasının kültür işgaline hizmet eden bir pagan ayinidir.
Milattan iki bin yıl önce Antik Romalı müşrikler, tanrı kabul ettikleri varlıkların doğum gününü yılbaşı olarak kutlarlardı.
Benzer pagan kutlamaların, İsa'nın (as) doğumundan binlerce yıl önce Mezopotamya halkları arasında yapıldığı da bilinmektedir.
İlginçtir, İsa (as) döneminde ve ondan sonra etbaı arasında dört asır boyunca böyle bir kutlama yapılmamış, ne dinî bir ayin ne de dünyevi eğlence tertip edilmemiştir
Anlamakta güçlük çektiğimiz ise, kendini İslam'a nispet edenlerin bu putperest ayini kabullenmesi, tertip ettiği eğlencelerde Hristiyan Batı dünyasını geride bırakmasıdır. Fener Ortodoks Rum patriği dahi İslam âleminde sahiplenilen Noel için şaşırmış ve şaşkınlığını şu cümlelerle ifade etmiştir: 'Noel Baba diye bilinen Aziz Nikolas, Hristiyan âleminin sembolüdür. Türkiye'de özellikle son yıllarda, Noel Baba'ya karşı bir sempati doğduğunu, maketlerinin satıldığını müşahede ediyoruz. Noel yortuları, Hristiyan âleminin bayramıdır. Yüzde 98'i Müslüman olan Türkiye'de, bizim bayramımıza olan bu ilgiyi emin olun hayretle karşıladım.'
Patriğin hayreti normal, hayretine temel teşkil eden gerekçe ise anormal ve yanlıştır. Çünkü gördükleri yüzde 98'i Müslüman olan bir ülkede değil, yüzde 50'si demokrat muhafazakâr, yüzde 25'i laik, yüzde 10'u milliyetçi, yüzde 10'u Kürt solu, yüzde 3'ü Türk solu, geriye kalan azınlık ise Allah'ın rahmet ettiği muvahhid Müslümanın yaşadığı bir ülkede olmaktadır.
Anlaşılması zor ikinci bir durum, yılbaşına alternatif olarak üretilen hicri yılbaşı kutlamalarıdır. Çünkü İslam'ın bayramları, özel gün ve geceleri bellidir. O, Allah'ın dini olduğundan her şeyiyle Allah tarafından belirlenmiştir. İslam'ın, batıl dinler karşısında konumlanıp, onların dinî-dünyevi kutlamalarına alternatif üretmek gibi bir gayesi olmamıştır, olamaz.
Batıl dinler beşer ürünüdür. Bu hâlleriyle değişime ve yeniliğe açıktırlar. Batıl dinleri üreten insan, bugün doğru gördüğünü yarın yanlış görüp hayatından çıkarabildiği gibi; yanlışı doğru görüp hayatına dahil edebilir. Dün ihtiyaç olmayan bugün ihtiyaç hâlini alabilir.
İslam ise yapısı itibariyle değişikliğe, gelişmeye, yeniliğe açık değildir. Onu, ilmi her şeyi kuşatan, kıyamete kadar insanoğlunun her ihtiyacını bilen Allah vaaz etmiştir. İslam, yeryüzüne indiği ilk gün neyse, bugün de odur, kıyamete kadar da öyle kalacaktır.