• Web sitemizin içeriğine ve tüm hizmetlerimize erişim sağlamak için Web sitemize kayıt olmalı ya da giriş yapmalısınız. Web sitemize üye olmak tamamen ücretsizdir.
  • Sohbetokey.com ile canlı okey oynamaya ne dersin? Hem sohbet et, hem mobil okey oyna!
  • Soru mu? Sorun mu? ''Bir Sorum Var?'' sistemimiz aktiftir. Paylaşın beraber çözüm üretelim.

Yorgo Seferis Şiirleri - Şair Yorgo Seferis Şiirleri

Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
Yorgo Seferis Şiirleri - Şair Yorgo Seferis Şiirleri

Yadsıma

Bir güvercin gibi ak

o gizli kıyıda
susadık öğle üzeri:
ama tuzluydu sular.

Sarı kumların üstüne

adını yazdık onun,
ama bir rüzgâr esti denizden
ve silindi yazılar.

Nasıl bir ruh, bir yürek,

nasıl bir istek ve tutkuyla
yaşadık:yanılmışız!
Değiştirdik öyle yaşamayı...

Yorgo Seferis
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
Denize Yakın Mağaralarda

Denize yakın mağaralarda

Bir susuzluk duyarsın, bir aşk,
Bir coşku
Deniz kabukları gibi sert
Alır avucuna tutabilirsin.

Denize yakın mağaralarda

Günlerce gözlerinin içine baktım,
Ne ben seni tanıdım, ne de sen beni...

Yorgo Seferis
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
Y.S. Yöntemi İle

Nereyi gezsem Yunanistan yaralar beni.


Pilyo'da kestane ağaçları arasında Sentavr'ın gömleği

vücuduma sarılmak için yapraklar içinde kayardı,
yokuşu tırmanırken deniz izlerdi beni:
o da tırmanırdı termometrenin cıvası gibi
dağ sularına ulaşıncaya kadar.
Batık adalara elimi değdirirken Sandorini'de
sünger taşlarında çalınan kavalı dinlerken,
elimi küpeşteye çiviledi
yitik bir gençliğin uzak sınırlarından
ansızın atılan bir ok.
Büyük taşları, Atpidonlar'ın hazinesini kaldırdım Mikine'de
ve yanyana yattım "Menelaos'un Güzel Helen'i" otelinde onlarla;
Ancak sabah olup da kara boynuna asılı bir horozla
ötünce Kassandra kayboldular.
Bıktım midem bulandı gemici türkülerinden
Speçes'te, Pros'ta, Mikonos'ta.
Ne isterler acaba Atina ya da Pire'de
bulunduklarını söyleyen bütün bu insanlar?
Biri Salamina'dan gelip "Omoniya'dan mı geliyorsun" diye sorar ötekine,
"Hayır, Sintagma Alanı'ndan geliyorum" diye yanıtlar öteki, memnun
"Yani'yi gördüm, dondurma ikram etti bana."
Yunanistan geziyor bu arada
hiçbir şey bilmiyoruz, nasıl dışında kaldık sefere çıkan gemilerin, bilemiyoruz,
bütün gemiler seferdeyken denizlerde limanın çektiği acıyı bilmiyoruz
ve alay ediyoruz bu acıyı tanıyanlarla.
Atik'te bulunduklarını söyleyen ve hiçbir yerde olmayan garip insanlar;
insanlar;
evlenmek için şekerlemeler alırlar
resim çektirirler ellerinde saç ilaçlarıyla,
Bugün kumrulu, çiçekli bir perde önünde otururken gördüğüm adam
ses çıkarmıyordu yaşlı fotoğrafçının
gökteki bütün kuşların yüzünde bıraktığı kırışıkları düzeltmesine.

Yunanistan geziyor bu arada durmadan geziyor Yunanistan,

ve eğer "cesetlerle çiçek açmış Ege'yi görürsek"
yüzerek yüce gemiyi yakalamak isteyenlerin cesetleridir
kımıldamayan gemileri beklemekten usanmış olanlardır:

ELSİ'yi, SAMOTRAKİ'yi, AVRAKİKOS'u.

Pire'de akşam olurken vapur düdükleri öter,
durmadan öter, öter, ama tek bir baba kımıldamaz yerinden
kaybolan ışıkta hiçbir zincir ıslanıp parıldamaz,
beyaz ve altın renkler içinde mermerleşerek durur kaptan.

Nereyi gezsem Yunanistan yaralar beni,

Dağ perdeleri, takımadalar, çıplak granitler...
AG ONİA 937 sefere çıkan geminin adı.

Yorgo Seferis
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
Destansı Öykü'den

Üç yıl boyunca

hiç durmadan haberciyi bekledik
gözlerimizi dikip
çamlara, kıyıya ve yıldızlara.
Bir olup sabanın demiriyle, omurgasıyla geminin,
İlk tohumu arıyorduk
eski oyun yeniden başlasın diye.

Yaralarla döndük yurdumuza,

elimiz kolumuz tutmuyordu, ağzımız
tuz pas içinde.
Kuzeye doğru yol aldık uyandığımızda,
lekesiz kanatlarıyla bizi sislere salan
kuğuların yaraladığı yabancılardık.
Uluyan gündoğusu çıldırttı bizi kış gecelerinde,
yazları, ölmeyen günün acısında yitirdik kendimizi.

Birlikte getirdik dönüşte

Bu oyma kabartmalarını saygılı bir sanatın.


II

Yeniden bir başka kuyu bir mağara içinde.
Bir zamanlar kolaydı
Putlar, süsler çıkarıp derinliklerinden
Sevindirmek bize bağlı kalan dostları.
İpler kopmuş artık; yalnız kuyu ağzındaki izleri
Ansıtıyor bize, bizi koyup giden mutlulukları:
Kuyu ağzında parmaklar, ozanın deyişiyle.
Bir an taşın serinliğini duyuyor parmaklar
Ve taşa geçiyor gövdenin sıcaklığı,
Her kıpı, sessizlik dolu, damla akmadan
Ruhunu oyuyor mağara sanki kumarda ve yitiriyor.


III

"İçinde hançerlendiğiniz hamamı unutmayın."
Ellerimde bu mermer başla uyandım
Dirseklerimi yoran, nereye koyacağımı bilemediğim.
Bir düşe yuvarlanıyordu baş, ben düşten uyanırken,
Böylece birleşti yaşamlarımız, şimdi ayırması güç.
Bakıyorum gözlere, ne açık ne kapalı,
Konuşmağa çalışan ağıza konuşuyorum,
Tutuyorum derinin ötesine çökmüş yanakları.
Gücüm fazlasına yetmiyor.
Ellerim kayboluyor, sonra dönüyor,
Sakatlanarak.

IV

ARGONOTLAR
Ruha gelince,
tanıyacaksa kendini,
bir başka ruhun
derinliklerine bakması gerek:
hem yabancı, hem düşman, aynada gördük onu.

İyi çocuklardı yoldaşlarımız, hiç yakınmıyorlardı

yorgunluktan, susuzluktan, soğuktan,
ağaçlar ve dalgalar gibi dayanıklıydılar
rüzgârla yağmuru kabul eden,
geceyle güneşi,
onca değişim içinde hiç değişmeden.
İyi insanlardı, günlerce başlarını eğip
hep birden soluyarak
küreklerde ter döktüler,
kanlarıyla kızardı uysal derileri.
Kimi zaman türküye durdular, başlarını eğip
hintincirlerinin bittiği ıssız adadan geçerken,
köpeklerin havladığı burnun ötesinde,
batan güne doğru.
Kendini tanıyacaksa ruh, diyorlardı,
bir başka ruhun derinliklerine bakması gerek
Ve kürekler vuruyordu denizin yaldızına gün batarken.

Nice burunlar geçtik, nice adalar,

deniz bir başka denize karışıyordu,
martıları, ayı balıkları başka.
Gün oldu, mutsuz kadınlar yas içinde
dönmeyen çocuklarına ağladılar,
öfkeyle Büyük İskender'i sordu başkaları
ve Asya'nın derinliklerine gömülen kahramanlıkları.
Gecenin kokularıyla yoğun kıyılara demirledik gemiyi,
kuş cıvıltıları, suları elimizde büyük bir mutluluğun
anısını bırakan.
Ama hiç sonu gelmiyordu bu yolculukların.
Ruhları bir olmuştu küreklerle, ıskarmozlarla,
asık yüzlü pruvasıyla geminin,
dümen suyuyla bir,
yüzlerinin görüntüsünü kıran sularla bir.
Birer birer öldüler
başları eğik yoldaşlarımız.
Kürekleri belirtisi kıyıda yattıkları toprağın.

Kimseler yok adlarını anacak. Alın yazısı.


Yorgo Seferis
 
Üyelik Tarihi
30 Kas 2012
Konular
12,578
Mesajlar
16,017
MFC Puanı
2,330
Mistik Öykü'den

"Hatırla seni öldüren hamamı" Aeschylus.

Ellerimde şu mermer kafa uyanıverdim
Dirseklerim kopuyor, gücüm tükendi
Nereye yapsam, nereye yakıştırsam onu bilmiyorum.
Bir düş içinde yükselirken ben
Bir düş içine düşüyordu o
Hayatımız birleşti, ayrılmak güç.

Gözlerine bakıyorum: Ne açık, ne de yumuk

Konuşmakta direnen o ağıza konuşmaktayım
Cildin ötesine geçen yanakları tutuyorum
Ama daha fazla takat kalmadı bende oy.

Ellerim yitmede ve geri gelmede bana

Her seferinde birazı kopuk.

Yorgo Seferis
 
Üst